Zihinsel işleyiş mekanizmasını kalkınma konularına yönlendirenlerin büyük bir çoğunluğu, beş alana dikkat çekerler: Birincisi, net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma olmadan kalkınma olmaz. İkincisi, karşılaştırmalı üstünlüğü olan alan seçimi yapmadan, alanlarla ilgili stratejiler tanımlamadan ve ulusal ve küresel anlamda ileri düzeyde iletişim ve etkileşime girmeden yaratılmak istenen sonuçlara ulaşılamaz.Üçüncüsü, dünya genelindeki eğilimlerin yarttığı fırsatları ve tehlikeleri erken uyarı anlayışıyla izlemeyen ve içselleştirmeyen toplumların ekonomileri sürdürebilir büyüme yaratamaz. Dördüncüsü, elinin menzili altındaki kaynakları değerlendirirken hüner ve yaratıcılık düzeyini yakalayamayan toplumlar kaynak israf eder. Beşincisi, öngörme-önlem alma disiplinini ve ödünsüz gözetim ve denetimle geri-bildirim döngüsünü kapsayıcı kurumlar aracılığıyla sürekli gözden geçirmeyen toplumlar orta gelir tuzaklarını aşamaz.
Başlıklar halinde paylaşılan beş alan, toplumsal tartışma en azından yüzde 30’u aşan bir pay almıyorsa, orada bilgiye dayalı ciddi fikirler üretilmesini beklememek gerekir.
Son yılların eğilimleri
Ülkemizde özellikle sahada yaşananlarla ilgili tartışmaların yaygınlığının ve derinliğinin yeterli olmadığı düşüncesini paylaşanlar bir haylı kalabalıktır. Düşüncede bir ittifak vardır, ama karar verici insanların tartışma gündemi, gündemin içeriği, tartışmaların yaygınlığı ve yoğunluğu konusunda bir eksik halka da hayatın gerçeklerinden biridir. Toplumun derinliklerine sinmemiş, toplumsal enerjiyi arkalarına almamış düşünceler hayata güçlü bir biçimde taşınamıyor.
Düşüncelerin toplumsallaşması sürecini hızlandırmak ve toplum enerjisini değerlendirirken verimini artırmak istiyorsak, tartışma gündemini, konu içeriklerini, kavram ve terim zenginliğini, bilgiye dayalı kaliteli fikir üretim düzeyini sorgulamalıyız.