Merkez düşüncesi olmayan kararlılığın ve direncin ezberlerden, yerleşik doğrulardan, kör inançlardan ve önyargılardan beslenme olasılığı yüksektir. Kör kararlılık geliştirici değildir; değer katmadığı için de erdemli davranış olarak nitelenemez.
Atalarımızın akıl birikimi “Yoksulun kuru inadını, memurun süslü avradını, zenginin şımarık evladını” tehlikeli bulur; cahil inadını ve cahil cüretkarlığını da yıkıcı bir tutum olarak değerlendirir. Halkıza gerçek saygı, onun akıl birikimine ilkeli sadakat gerektirir.
Bizim Anadolu’da saha gözlemleri yapma sevdamız, körü körüne bir saplantının peşine düşme değildir. İnat ve ısrarla sorgulama ve öğrenme içindir. Eğer herhangi bir davranışı “kasaba cühelalığı” diye niteliyorsak; topluluktan topluma geçmenin farkını, bir ara form olan kasabalılığın sosyolojik kodlarını bilerek söyleriz. Bizim Trakya ve Anadolu’daki arayışımız, tanımlanmış bakış açısına, meşrulaştırıcı felsefeye ve fark yaratacak bir stratejik düşünceye dayanır: Kendi yanılmazlığımıza asla inanmama ilkesine, çok sesliğe, çok kültürlü bakışa, çok yönlü ve çok boyutlu gerçeklik arayışına, indirgemecilikten uzak yaklaşımlara güneşte gölge sadakatı gösterir.
Arayışımızın son duraklarından biri de Samsun oldu. Samsun’da sabah iki saat SAMSİAD yönetici ve üyeleriyle kahvaltı sohbetinde birlikte olduk: Hüseyin Yalgın, Bahri Uğurlu, Yusuf Ziya Büyüklü, İsmail Okutgen, Süleyman Eldemir, Reşat Bayraktar, Emre Tüfekçi, Murat Görgülü, İsmail Can, Ahmet Uğur Eren, Hüseyin Cahit Berk ve İlknur Yılmaz ve Fatma Sevim Çöllü’nün katıldıkları kahvaltı toplantısında endüstri 4.0 aşamasınının sıcak gündemlerine ilişkin düşünceleri paylaştık.
- “İşte hayat budur!”
Sohbetin ana doğrultularından biri herkesin uyması gereken 5 disiplin üzerine odaklandı: Düşünme ve bilme, öngörme ve önlem alma, keşfete, tanımlama ve odaklanma, ödünsüz gözetim ve denetim, geri bildirim ve ince ayar, değer üreterek uzun dönemli geleceği güven altına alma…