Uzmanı olalım ya da olmayalım hepimiz, ülkemizin ciddi “yapısal reformlara” ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Değişik çevrelerin ortak söylemi haline gelen “yapısal reform kavramının asgari bileşenleri” üzerine daha önce de yazdım. Yeni bir yönetim sisteminin yürürlüğe konduğu bugünlerde yapısal reform tasarlanırken asgari hangi bileşenlerin bütünsel etkilerine bakmak gerektiğini bir kez daha anımsatmanın yararlı olacağını düşündüm.
Yakın tarihimizi gözleyenler, ülkemizde “fikir üretiminin” yaygın olduğunu kolaylıkla saptayacaktır. Hemen hemen bütün siyasi iktidarlar, değişik zamanlarda onlarca reform önerisini kamuoyuyla paylaşarak ciddi beklenti yaratmıştır. Geri-bildirim döngüsünü kullanarak sorgulama disiplininiz olmadığı için beklentiler ile yaratılan sonuçlar arasındaki uyum sağlanamamıştır.
Reform fikrini dillendirme konusunda zenginiz, ama fikrin
uygulanmasında “metodun netleştirilmesi ve paylaşılması” disiplini
açısından fukara olduğumuzu da kabul edelim.
Reformlar konusunda kamuoyunu bilgilendirme ve uygulama sorumluluğu
taşıyan hepimiz, içtenlikle sorunları çözmekten yanaysak, aşağıda
başlıklar halinde özetlenen 8 yapısal reform bileşenlerini, karar
sürecinde ne ölçüde değerlendirdiğimizi sorgulayalım.
1) Her “yapının” bir “fiziksel varlık tabanı” vardır; Fiziksel taban dikkate almadan yapılar oluşturulamaz.
Ele aldığımız konunun dört temel fiziksel bağlamını dikkate almalıyız: Birincisi, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin reformu yaşama taşımada yarattığı potansiyelin ne olduğunu açığa çıkarmaktır. İkincisi, her yapının bir işlevi ve kültürü olacaktır; o işlev ve kültürü oluşturan, yapıların içine hayat katan insanların kültürel bağları ve yeni kültür oluşturma istekliliği de dikkate alınmalı. Üçüncüsü, İnsan kaynağı bağlamı dikkate alınmadan bir yapı oluşturulamaz, oluşturulsa bile yapının içine hayat dolduramayız. Dördüncüsü, fiziksel yapı bağlamında “fiziki sermaye stokumuz” değerlendirmektir. İnsan eliyle yapılan enerjiden limanlara, yollardan dağıtım şebekelerine aklınıza gelen fiziki sermaye stoku da yapıyı oluşturan bileşenlerdir. Fiziki varlıklar arasında beşincisi ve ihmal edilmemesi gereken bir başka bileşen “örgütlenme düzeyidir.” Örgüt değişkenini dikkate almayan yapısal reform önerilerinen ayakları boşlukta kalır.
2) Ekonomide “üretim yöntemleri” ve “ürünler” de yapı bileşenleridir. Özellikle sayısal teknolojinin gündeme getirdiği akıllı ve bağlantılı ürünler, süreçlerin uçtan uca gözetimi ve denetimi, uzaktan kontrol imkanları gibi onlarca yeni gelişme de yapı tasarlarken özenle analiz edilmesi gereken bileşenlerdir. Yine sayısal teknolojinin gündeme getirdiği “üretim yöntemleri” ve “ürünlerin” doğalarındaki değişme de yapısal reform tasarımlarında sorgulanması gereken etkenlerdir. “Artırılmış gerçeklik” tasarımdan satışlara kadar karar verirken iç görülerimizi güçlendiren yeni teknik destektir.Yapısal reform önerdiğimizde, üretim yöntemleri ve ürünlerin artırılmış gerçeklik bağlantısını dikkate almalıyız. Tasarladıklarımız ile ulaştığımız sonuçlar arasındaki makası açıklayan “deneysel mesafeler” makasının çok açılmasını istemiyorsak, reform önerilerinin üretim yöntemleri ve ürünler bağlamını da özenle ve dikkatle analiz etmeliyiz.