Önceki yazılarda aktardığımız Daron Acemoğlu’nun tanımladığı “sürekli yenilenme yaratma” ihtiyacının yeni nesil OSB’lerin tasarlanması aşamasında karar parametresi olarak kullanılması kaynak tahsisinin verimini artırmak için gerekli. O nedenle, “güçlendiren, sürdüren ve verimlilik yeniliklerinin” önünü açacak bir OSB stratejisi gerektiğine geçen hafta bu sütunlardaki yazıda değinildi.
“Yenilik yaratma” kavramı “olumlu” çağrışımlar yapıyor. Oysa yaşadığımız evrende, her yeniliğin “fırsatları” kadar “tehlike” potansiyelleri içerdiğini biliyoruz. Yeni nesil OSB’lerin tasarlarken, yeniliklerin “fırsatları” kadar “tehlikeleri” de sorgulanmalı.
Nobel Ödülü sahibi ekonomist Robert Solow, 1987’de “Bilgisayar çağını her yerde görebilirsiniz, ama verimlilik istatistiklerinde göremezsiniz”(1) diyor. Bir başka Nobelli ekonomist (2) yenilikle ilgili bakış açısını şöyle paylaşıyor:
“Belki GSYİH, bilgisayar çağı yeniliklerinin ortaya çıkardığı yaşam standardındaki iyileşmeleri pek yakalayamıyordur. Ya da belki de bu yenilik, hayranlarının inandığından daha az kayda değerdir. Meğer her iki bakış açısında da biraz gerçeklik payı varmış” dedikten sonra, iki noktaya dikkat çekiyor: “İlki bir yeniliğin kârlılığının yaşam standardına yaptığı net katkının iyi bir ölçüsü olmayabilir. Kazanının her şeyi aldığı ekonomimizde çevrimci köpek maması satın ve teslim alma için daha iyi bir internet sitesi geliştiren bir yenilikçi, dünyanın her yerine köpek maması sipariş etmek için interneti kullanan herkese cazip gelebilir ve bu süreçte muazzam kârlar elde edilebilir. Ama sevkiyat hizmeti olmasa da bu kârın çoğu başkalarına gider. İnternet sitesinin ekonomik büyümeye net katkısı aslında küçük olabilir.”
Ünlü ekonomist, bankalardaki ATM cihazları işsizliği artırıyorsa, sosyal maliyetin hiçbir kısmının firma kârlarına yansımayacağını söylüyor. Ayrıca, GSYİH ölçütünün, insanların iş kaybı nedeniyle kendilerini güvensiz hissetmelerinin maliyetini de yansıtmayacağını ileri sürüyor. Dikkat çektiği bir başka nokta, yenilikten gelen toplumsal refahtaki iyileşmenin genellikle doğru yansıtılamaması.
Ülkemizin yakından tanıdığı bir başka ekonomist(3) de dijital teknolojilerin yarattığı ciddi ilerlemeye rağmen “verimlilik büyümelerinin önemli ölçüde yavaşlaması” olgusu üzerinde duruyor; inovasyon konusunda lider olan ABD’de 2004-2014 yıllarında, işgücü verimlilik büyümesinin bir önceki on yılın ortalamasının yarısının altında kaldığına işaret ediyor. “Verimlilik paradoksu kuramını” sorguluyor: