8 Kasım’da yapılacak olan ABD Başkanlık seçimleri öncesi piyasa kızıştı. Seviye dibe vurdu. Başkan adayları Donald Trump ve Hillary Clinton karşılıklı olarak son kozlarını masaya sürüyorlar. Çantalarında daha farklı kozlar da vardır kuşkusuz.
Trump’un kadınlarla ilgili ahlaksız ifadelerinin yer aldığı ses kaydı önceki akşam yayınlandı ve Trump büyük darbe almış oldu. Özür diledi dilemesine ama maço ve seviye problemli imajı daha da perçinlenmiş oldu.
Wikileaks de seçimleri etkileme potansiyeli olacak şekilde devreye girdi. Hatta sızdırılan e-postalarla ilgili olarak Washington, Moskova’yı suçladı.
Bunlar işin magazinel boyutları gibi görünse de, iki adayı da sarsan gelişmeler.
Ancak, seçimlerde etkisi olabileceği umuduyla iki adayın da ötesinde uzak coğrafyaları sarsma potansiyeli olan adımlar atılması gündeme gelirse, işte o zaman resim değişecek.
Bir adayı bir kaç puan öne geçirme amacıyla askeri bir manevra yapılır mı? Yapılır gibi görünüyor... Dünya haritasını masa örtüsü gibi önüne sermiş Washington’da birileri, krizleri de meze yapmış, köpürttükçe köpürtüyor.
Dünya meseleleri seçime ayarlanmış bir ABD gündeminde kullanılıp atılacak ve üzerinde fazla da düşünülmeyecek tarot kartlarından ibaret sanki. Satranç bile değil...
Zira satrançta bir durur, oyun kurarsınız, sonuçta belki de oyunu kaybedersiniz. Seçim ayarlı ABD oyunlarında ise her durumda kazanan illa ki Washington olacak şekilde planlar yapılıyor...
8 Kasım günü yapılacak seçimlere kadar, sızdırılan ses kayıtları, e postalar, kirli çamaşırlar gibi çok sayıda tezvirat göreceğiz...
İnsani tek bir kaygının, küresel tek bir iyilik planının düşünülmediği, oyunların olabilecek en acımasız formatta kurgulandığı bir zaman dilimindeyiz.
Bütün dert, dünya jandarmasının yeni komutanının kim olacağı...