Batısıyla, doğusuyla birlikte Afrika’nın 7 ayrı ülkesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın heyetinin bir parçası olarak bu seyahatlerde yer almanın tecrübesi önemliydi... Avrupa’da Afrikalıların neden en zor koşullarda yaşamaya, çalışmaya razı olduklarının fotoğrafını çekmiş oldum bu seyahatler sayesinde... Paris’te küçücük bir “Chambre de bon”da neden ona yakın Afrikalı ses etmeden kalır, neden parklarda, garlarda sabahlamayı tercih ederler de ilk uçağa binip ülkelerine geri dönmezler? Bu soruların yanıtları, o seyahatler sırasında, gözlem şansını elde ettiğim alt düzeydeki yaşam kalitesinde gizliydi... Seyahatlerde her ne kadar bir devlet başkanının en iyi şekilde ağırlanma titizliği uygulansa da, sokak araları, davet edildiğiniz bir başkanlık sarayının şaşaalı salonlarının arka cepheleri bile çok şey anlatıyordu... Türkiye’nin Batı’nın post-modern sömürgecilik huyunun aksine şefkatle yaklaştığı Afrika politikasının güncel izleri zihnimde taptaze iken, Afrika dönüşü yeniden uçağa bindim ve Paris’e geldim... İki seyahat arasındaki birkaç saatte de Zaman Gazetesi’nden Beyza Güdücü ile Fransa’daki olayları ve Türkiye’nin Afrika politikasını konuştuk... Emirgan’da bolca yağan sağanak bir yağmur fonunda kah Afrika, kah Avrupa, farklı coğrafyaların kulaklarını çınlattığımız bir röportaj gerçekleştirdik...