Bir Fransız gazetecinin FETÖ terör örgütüne verdiği destek nedeniyle Türkiye’den sınır dışı edilmesi söz konusu olmuş. Olivier Bertrand, izinsiz olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde bazı çalışmalar yapmış. Bırakın röportajı, Eyfel Kulesi’ne en güzel açıdan bakan Trocadero Meydanı’na tripodunuzu kurup, 1 dakikalık görüntü çekmeye çalışın bakalım. Anında polis yanı başınızda biter. Bu sınır dışı tartışmasına gitmek değil niyetim. Eleştirebilir ya da destekleyebilirsiniz. Peki, eleştirdiğiniz bu karar için Fransa’nın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni bombalamasını isteyen bir başka Fransız gazeteciye cevabınız ne olur? Tam teşekküllü bir hastaneden travma sonrası stres bozukluğu raporu gelmediği sürece, bu açıklamasını bilinçli bir şekilde yaptığı sonucuna varırsınız... Twitter bio’sunda İ-tele kanalından, CNN’e kadar pek çok yayın kuruluşunda çalıştığı belirtilen, attığı tweet’lerden demokratikleşme, insan hakları gibi dertleri olduğunu anladığımız Fransız gazeteci Jean-Paul Ney “Fransa, uyarı amacıyla Erdoğan’ın sarayını bombalamalı” şeklinde tweet atmış. (Fransızcasını da yazalım: “La France devrait bombarder le palais de Erdogan en avertsissement.”)
“Bir Fransız gazeteci sınır dışı ediliyorsa batsın bu dünya...” Birkaç şişe şarabı devirmiş ve kafası “iyiyken” bu satırları yazmış olması dışında bir açıklama bulamıyorum. Düşünün, Fransa’nın gazeteci de değil, mazlum evsiz göçmenleri sınır dışı ettiğinde bile sözle eleştirmek dışında bir saldırı önerisi aklımıza gelebilir mi? “Tez bombalayın Elysee Sarayı’nı... Bu da François Hollande’a kapak olsun” minvalli bir tweetten bahsediyoruz.