Önceki gün arka arkaya üç ayrı rapor yayınlandı. Freedom House, Human Rights Watch ve Tranparency International aynı gün yayınladıkları raporlarda Türkiye’yi hedef tahtasına koydular.
ABD merkezli bir “hükümet-dışı” kurum olan Freedom House, dünya ülkelerinin özgürlük tablosunu oylamış. Türkiye’ye “partly free” yani “kısmen özgür” statüsü biçmiş. Aynı rapor, Gazze’deki zulmünü yok saydığı İsrail’e “özgür” diyor ve biz raporun kredibilitesini sorgulamayı bu noktada bırakıp, diğer detaylara bakıyoruz.
Raporun geneli dışında Türkiye ile ilgili hazırlanan bölümde, arka arkaya sıralanan ifadelerle Türkiye’nin demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler konusundaki resmi hakkında önyargılı yaklaşımlar dikkat çekiyor.
Ama daha da dikkat çekici olan nokta rapora egemen olan paralel yapı etkisi... Raporun söylem analizi yapıldığı zaman önemli oranda bilgi kaynağı olarak paralel yapının kullanıldığı göze çarpıyor. Ikinci bilgi kaynağının da PKK tandanslı çevreler olduğu anlaşılıyor.
Rapor, Fethullah Gülen’in paralel çetesinden “Hizmet Hareketi” olarak söz ediyor. Ne ilginç değil mi? Freedom House, paralel yapıyı “Hizmet Hareketi” olarak tanımlıyor. Mim koyalım.
Boydak Holding, Bank Asya, Akın İpek, Bugün, Millet raporda geçen anahtar kelimeler adeta.
Belli ki paralel yapı, Freedom House’a, ya da Freedom House, paralel yapıya çalışmış. Ya da her ikisi de birbirine çalışmış.
Bunun dışında, Suruç ve Ankara saldırıları ve Tahir Elçi suikasti gibi olaylarda resmi makamların sorumluluğunun olduğu iması satıraralarında yer alıyor. Bilgi kaynağı olarak da bu noktada PKK çevrelerinin bulunduğu anlaşılıyor. “Şıracının şahidi bozacı” diyelim ve raporları üst üste koyup, kağıt öğütme makinesine yerleştirelim.
Human Rights Watch raporu ise bildik eleştirilerin yanısıra mültecilere kucak açan Türkiye’yi neredeyse bu nedenle borçlu çıkarma çabasında.
Transparency International ise yolsuzluk indeksi yapmış, Türkiye’ye not vermiş.
Bu üç rapor, aynı gün birbiri ardına yayınlandı. Ne tesadüf değil mi?
Kati Piri kimi referans alır?