Diplomatik teamülleri bir tarafa bırakalım, insanlığa sığmayan bir politika izleniyor Avrupa Birliği tarafından. Cumartesi akşamı Rotterdam'daki Türk Başkonsolosluğu önünde yaşananları, sadece Hollanda seçimleri ya da bu ülkenin iç dinamikleriyle açıklamak, olayın gerçek boyutlarını gözardı etmek anlamına gelecek.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bir kısmı sanki Türkiye karşıtı bir politika izliyor. 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana, bu politika daha belirgin hale geldi. 16 Nisan referandumu ile ilgili çalışmalar yoğunlaştıkça da açıkça bir pozisyon aldılar. Saklama gereği bile duymuyorlar. Referandumda kullanılacak "evet" oyuna karşı "hayır" cephesine bayraktarlık ediyorlar. Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmının da 15 Temmuz darbe girişiminin alt edilmesinden hayal kırıklığına uğradıkları da artık apaçık meydanda.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçağına önce uçuş izni verilmesi, ardından iptal edilmesi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da bırakın ifade özgürlüğünün, hareket etme özgürlüğünün dahi engellenmesi eşi benzeri görülmemiş bir meydan okumadır. Sadece Hollanda değil, aslında Avrupa, Türkiye'ye meydan okuyor.