Musul operasyonu, yakın coğrafyamızın bam teline basılması, hatta Pandora’nın Kutusu’nun açılması hamlesidir. Bu kadar kritik bir hamlede Türkiye’nin sessiz kalmasını beklemek, Türkiye’ye karşı örtülü bir operasyon gerçekleştirmektir. Bu nokta bu kadar net. Hatta belki daha da açık konuşmak gerekiyor. “Türkiye, Musul’a karışmasın” demek, Türkiye’ye açıktan operasyon yapmak anlamına gelir.
2014 yılı yaz aylarında kenti anahtar teslim DEAŞ’a veren Bağdat yönetimi, dün gece sabaha karşı başlayan Musul operasyonunda Türkiye’yi tablo dışında tutmaya çalışıyor.
Irak Başbakanı Haydar el İbadi, kendi siyasi geleceğini düşüneceğine, Türkiye’ye ve liderine haddini aşan sözler sarf ediyor. Gelip geçici bir konjonktür için, Irak Başbakanı Ankara’ya kafa tutacak gücü buluyor, ama bu süre sandığı kadar uzun erimli olmayabilir. Bu noktanın altını çizelim.
Iraklı Kürt peşmergeler ve Irak Ordusu daha düne kadar Ankara’nın eğitim ve stratejik desteğine defalarca başvurmuş odaklar olarak DEAŞ’a karşı operasyonun merkezinde bulunuyor. Bu gruplara eğitim veren ülke yani Türkiye sürecin dışında tutulacak Bağdat yönetiminin çağrısına göre. Eğer, Musul halkı savaştan kaçacak olursa, nereye yönelecek? Türkiye’ye... Bağdat, kimin devre dışı bırakılmasını istiyor? Türkiye’nin... Peki Bağdat konuşurken, asıl adresi neresidir? Bu cüreti kimden alır? Washington’dan sufle mi almaktadır?