Şeker sektörü, sağladığı üretim ve katma değer bakımından Türkiye’nin önemli bir sektörü. Yatırımlar hariç sadece üretim ve katma değer bakımından ülke ekonomisine yıllık tam 5 milyar dolar katkı sağlıyor. Bu sektörün en önemli hammaddesini de şeker pancarı oluşturuyor. Şeker pancarı da sağladığı istihdam ve katma değer bakımından özellikle Orta Anadolu’da tarım sektörünün lokomotifi durumunda. Doğrudan ve dolaylı yoldan tam 10 milyon insan şeker pancarından geçimini temin ediyor.
Şeker sektöründe; kamuya ait 25, kooperatiflere ait 5 ve 3 tane de özel olmak üzere tam 33 tane şeker fabrikası var. Bunların yanında 5 tanesi kotalı, 5 tanesi de kotasız olmak üzere 10 tane de nişasta bazlı şeker fabrikası bulunuyor.
Toplamda 43 fabrika ediyor. Bu fabrikalarla birlikte şeker pancarı ve mısır tarımını da işin içine kattığımızda sektörün büyüklüğünü ve önemini daha iyi anlatmış oluruz.
Şimdi bu bilgileri niye verdim? Anlatayım…
Ekonomik anlamda böylesine önemli ve stratejik bir sektör, tam bir yıldır denetlenmiyor! Bu denetimsizlikten dolayı da devasa fabrikalarda ne kadar şeker ve mısır şurubu üretiliyor bilinmiyor. İsteyen istediği kadar üretsin ne var bunda diyebilirsiniz. Ama işin aslı öyle değil. Malumunuz şeker üretiminde ‘kotalı’ üretim var. Öyle isteyen istediği gibi şeker ve mısır şurubu üretemez.
Pekâlâ, bu denetimsizlik kimin işine yarıyor? İşte bu sorunun cevabı önemli… Denetimsizlik kamu ve kooperatif şeker fabrikalarının aleyhine işlerken, özel şeker fabrikaları ile nişasta bazlı şeker fabrikalarının lehine bir durum oluşturuyor. Ondan dolayı pancar çiftçisinin temsilcisi olan Pankobirlik bu denetimsizliğe tepki gösterirken, nişasta bazlı şeker fabrikalarının üyesi olduğu dernekten (NÜD) ise hiçbir ses çıkmıyor!
Yani ‘denetimsizliği’ bir sorun olarak görüp dertlenenlerle, bugüne kadar şeker konusunda her türlü beyanatı verenlerin ‘denetimsizlik’ gibi önemli bir soruna karşı sessiz kalması, kimin bu işten kazançlı çıktığını da gözler önüne seriyor. Burada ABD’nin küresel şirketi Cargill’in de NÜD üyesi olduğunu hatırlatalım.
Şimdi gelelim, denetimsizliğin kaynağına. Sektörü denetleyen Şeker Kurumu kapatılarak, bu kurumun bütün görevi de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda oluşturulacak bir genel müdürlüğe devredilecek. İşte bundan dolayı ‘denetimin’ ana unsuru olan Şeker Kurulu üyeleri atanmıyor. Kurul üyeleri atanmıyor ama bir yıldır da Genel Müdürlük oluşturulamadı.