Seçim süreci hızla ilerliyor. Seçim sürecinin kısa olması spekülasyonların önüne geçilebilmesi ihtimaliyle olumlu görülse de zamanın darlığı, seçimlerdeki sonuçta başka unsurların önemini de artırıyor. Tüm bunlara ramazan ayının spesifik koşulları da eklenince daha kendine özel bir seçim yaşadığımız aşikâr oluyor.
Gerçi bizde erken seçim artık usulden gibi kabul edilse de bu kez alınan kararın -bir tür- yıldırım seçimi hüviyetini taşıması, başkanlık sistemi çerçevesindeki ilk oylama olması kendi içinde birçok yeniliği barındırıyor.
Partililerin, bilhassa kadın kollarının seçim sonuçları üzerindeki etkisi tartışılabilir. Medyanın artık propagandanın başat unsuruna dönüştüğü bir mecrada yereldeki teşkilatların seçmene ulaşması ne kadar belirleyici, üzerine konuşulabilir…
Bununla birlikte olağan süreçte teşkilatın dokunabildiği insan sayısının artması, adayların networklarını doğru kullanabilme ve harekete geçirebilme olasılığının daha yüksek olduğundan bahsedilebilir. Oysa şimdi sistem değişikliğiyle birlikte zamanın darlığı, teşkilatın seçmen üzerindeki etkisini sınırlıyor.
Seçim sonuçları üzerinde en önemli etken aday listeleri olurken diğer ve esas belirleyici öğe başkan adaylarının propagandası, seçim beyannameleri -seçmene ulaşması da önemli- geleneksel ve sosyal medyanın doğru ve etkili kullanımı olacak.
Meydanlarda, ekranlarda esip gürleyerek, kavgacı-saldırgan bir üslup benimseyerek, mahalle kabadayısı pozları takınarak, pistte bisiklet sürerek, hızlı trene, yerli otomobile savaş açarak oluşturulan başkan adayı tiplemelerinin seçmen üzerindeki yansımasının ne olacağını kestirebilmek zor değil!