8 Mart’ta bindiğim uçaktaki pilot kutladı ilkin. Sonra bindiğimiz taksinin şoförü, trafik yoğunluğunu buna bağladıktan sonra “kadınlar gününüz kutlu oldun” dedi. Telefon ve sosyal medyadan gelen kutlamalar günler öncesinden önümüze düşeye başlamıştı zaten!
Siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve yemek programlar ile kadınlar günü gittikçe festival/şölen havasını taşımaya başlıyor.
Kadın, evlilik, boşanma gibi konuların akademik çerçevede ele alındığı organizasyonlar, kadın meselesiyle ilgili konferans ve paneller de her yıl olduğu gibi vazgeçilmez etkinliklerden oldu.
Artık tek bir güne sığdırılamayacak kadar artan planlamalar, yakında kadınlar gününü kadınlar haftasına dönüştürecek gibi…
Tabii bu vesileyle tekrar hatırlatılan kadın/töre cinayetleri, şiddetleri tekrar tekrar zihinlere işlendi. Olumsuz örneklerin görmezden gelinmesi sorunu ortadan kaldıracak değil, fakat her fırsatta cinayet/şiddet mağduru kadın görüntülerinin bilinçaltımıza boca edilmesinden hazzettiğimi de söyleyemem!
Özellikle ergenlik çağındaki, kimlik ve karakter oluşturma dönemindeki gençler için söz konusu haberlerin menfi bir algı, hissiyat oluşturduğu kanısındayım.