Şahsımızı takip edenler bilir. Birkaç kez yazılarımızda daha fazla sayıda da sosyal medyada, din adamı ile toplum arasında fark edilmeyen bir kopukluk olduğundan bahsetmişizdir.
Gerçi “din adamı” tanımının bizim inancımızdaki yerine ilişkin bir tartışma mevzuumuz da bulunur ya, neyse…
Meseleye dair ana mesajımızı vermek için daha evvel konuya dair konuştuklarımızın üzerinden geçmek kâfi aslında.
Din adamı-toplum arasındaki kopukluğa, din adamlarının -asosyal- sadece kendi yapıları içerisindeki -mahfuz- bir alanda yaşamalarının oluşturduğu sonuca sıklıkla dikkat çekiyoruz.
Tabiri caizse kitaplar dünyasında ve kendi korunaklı camialarının içinde sürdürülen yaşamın sosyal hayattan nasıl bir kopukluğa yol açtığına sıklıkla değiniyoruz.