Din ile uzaktan yakından alakası olmayanların din konusunda en büyük ahkâm kesiciler olması ilginç değil midir?
Başka toplumları, milletleri bu kadar yakından tanıdığımızdan bahsedemeyiz ama söz konusu bizim toplumsa din uzmanı, sorgulayıcılarının dinle bilhassa da İslam diniyle pek de hemhal olmuşluklarından bahsedemeyiz!
“Sözde, yüzde doksanı Müslüman olan güzel ülkemin din adına konuşanları Müslümanlar için kutsal ve ehemmiyetli sayılan tüm günlerde özel bir mesai harcıyor” desek yeridir.
Başta Ramazan ayı ve dini bayramlar olmak üzere dini açıdan içerdiği önemle birlikte her toplumun kendi gelenek ve ritüellerinden beslenmiş, kendi kültürel dokusunu oluşturmuş, temelde bir ibadet olsa da artık toplumsal hafızanın önemli dönemeçlerinden birini oluşturmuş bu günlerde…
İşte, dini kutsallığın üzerine eklemlenen kültürel doku çerçevesinde ortaya çıkan görüntü, her toplum için kendi özel nüvelerini barındırsa da özde bir ibadet olarak inanılır, algılanır, iman edilir, manevi haz alınır, toplumsal bir ibadete ortaklıktan duyulan kıvanç yaşanır!
Ne var ki uzmanlıkları, kendilerini yetkin ve sorgulama makamında görmelerinden menkul hayli yekûn tutan bir taife, sözbirliği etmişçesine birlik ve beraberlik membaı bu dini günlere acımasızca taarruz eder!