“Bir toplumun, başka bir toplumun ürettiği artı değeri kendi bünyesine, gücüne, ekonomisine katma” çerçevesinde tanımlanan emperyalizmin kültürel hali, siyasi gündemin kesifliği arasında eriyip gidiyor.
Her ne kadar zaman zaman “modernizm” etrafındaki tartışmaların ucu kültürel emperyalizme dokunsa da emperyalizm bağlantılı kavramlarla birlikte teşebbüsler de yeterince irdelenmiyor.
Oysa siyasal nizam verme girişimi gibi görülen pek çok dizayn hareketin dayandığı adres tam da burası.
Medeniyetler savaşı gibi bir tezle, bu mecradaki mücadeleleri meşru ve olağan sonuç gibi gösterme çabası, tarihin sonu iddiasıyla düşünsel evrimini tamamlamış bir insanlar dünyası betimlemesi esasında bir perdeleme!
Kültürel emperyalizmin gönüllü müstemlekelere yol açması, yapılan sömürüyü legal veya doğru kılmaz tabii ki. Asimilasyonun boyutu kültürel kodlarda kendini aşikâr etse de sonsuza kadar sömürgecileri haklı göstermez.
Batı medeniyeti üzerine yüklenen üstencilik ve ideallik algısı olsa olsa postmodern kültürel emperyalizmin başarıya ulaşmışlığına delildir, üstün bir imge olduğuna değil…