Biraz alakasız ve acayip bir başlık olduğunun farkındayım. Öte yandan gündem hızla değiştiği için not düşme adına birden fazla konuya değinmemiz gerekiyor.
Mübarek ramazan ayını henüz tamamladığımız şu günlerde ramazanın feyzinden ne ölçüde yararlandığımızı tartışmamız sosyolojik dokudaki keskin değişikliğe dair ipuçları verebilir.
Düne kadar sevgi-saygı, tahammül-af etmek, birleştirmek-toparlamak anlamında önemli katkı sağlayan ramazanın tam aksi ayrıştırma ve tahammülsüzlük eksenine taşınmak istenmesi ne üzücü!
Oruç tutmayanların oranının %30 olarak verildiği ülkemizde kimseyi oruç tutması veya tutmaması üzerinden yargılayacak değiliz. Lakin %70'in oruçlu olduğu bir toplumda nezaket ve saygıya mugayir şekilde yenilip içilmesi kimi hassas bünyelerde -bilhassa gençlerde- kırılmalara yol açabiliyor.
Eskinin menkıbelerinde kalmaya mahkûm zannettiğimiz Yahudi/Hıristiyan'ın, Müslüman'ın yanında aşikâr bir şekilde yiyip içmemesi hassasiyeti, Mardin'den gelen haberle güne taşınmış oldu.
Mardinli Süryani vatandaş, yiyip içmelerinin oruçlular tarafından görülmesini engellemek için dükkânına branda çektirmişti.