Mevcut Erdoğan düşmanlığı, seçimler öncesi o kadar yükseldi ki terminolojiye “antiErdoğanizm” kavramının girmesi an meselesi! Gerçi hâlihazırda zaten bu kavramı kullanıyor olsak da bahsettiğimiz düşmanlık, daha kesif daha yaygın daha gözükapalılığı betimlemekte!
“Yeter ki Erdoğan gitsin de ne olursa olsuncular” kaybedecekleri mukadder yeni bir seçim öncesi tüm güçlerini birleştirmiş, yaptıkları muhalefetin dilini de konseptini de kalitesini de düşünmeyi çoktan bırakmış görünüyor!
Sözde “sağcısı-solcusu-İslamcısı(!)” cemi cümle muhalefet yeniden, bir kez daha topyekûn yenilmeden önce tüm güçlerini birleştirmiş, amaca giden her yol mübahtır anlayışı çerçevesinde canhıraş bir şekilde taarruzlarını gerçekleştiriyorlar.
Yaptıkları muhalefet, kaybetme psikolojisinin agresif ve kontrolsüzlüğünün etkisine girince sergiledikleri tablonun ne kadar acıklı ve içler acısı bir yere doğru sürüklendiğinin farkında bile değiller!
Kullandıkları nefret dilinin peşlerinde sürüklediği camiayı, yığınları nasıl olumsuz etkilendiğinde de haberdar görünmüyorlar. Tayyip çıkarma ayinleri yapanlar, “aynı havayı solumak istemiyorum” sözlerini ağlayarak söyleyen pek bir modern(!) kadına alkışlarıyla destek veren aydın, ilerici, rasyonalist(!) kesim, dışarıdan nasıl göründüklerinin farkında değiller sanırım!
Farkında olmadıkları zannını taşıyorum; çünkü sadece tek bir adım geriye çekilseler yaptıkları seremonilerin, kullandıkları dilin/ritüellerin bayağılığını, akıl dışılığını görmemeleri imkânsız!