Aydın kişi, kültürel ve bilimsel birikimi olan, aydınlanırken aydınlatan kişidir. Aydın olmak; kime nasıl yaranılacağı düşünüldüğünde değil; özgür düşüncelerin en zor ve faydalı olduğu zamanda dile getirilmesidir. Aydın olan kişi olup bitenlere seyirci kalmamalıdır.
Son zamanlarda beni huzursuz eden birçok konuşmaya şahit olmaya başladım. Neydi bu konuşmalar?
Malumunuz, uzun zamandır ülkemiz Ak Parti iktidarı ile yönetiliyor ve ‘’ama’’ diyerek cümleye başlamak zorundayız. Ülkemizde özgür düşünce yok mu? Despotizm mi var? Veya dikta edilmiş bir yaşam alanında mı yaşıyoruz? Dini inanç ve cemaatlere baskı mı var? Tabii ki hayır, hiçbir engel ve kısıtlama olmadığını açıkça ifade etmemiz gerek.
Ak parti 2002 yılında hükümeti devraldığından beri birçok değişim ve dönüşüm sağlandı. Bunları inkâr ederek eleştiriye geçmek nankörlük olacaktır. İsterseniz öncesini ve sonrasını dile getirelim. Ak Parti öncesi ve sonrası siyah ile beyaz gibidir. Ak Parti yokken ekonomik anlamda darboğaza giren Türkiye’nin, IMF başta olmak üzere birçok dünya ülkesine borcu varken, Ak Parti’nin gelişinden sonra bu ivme tam tersine döndü ve ülkemiz hızla önemli ekonomiler arasına girdi. Madem öyle bizler de bu gelişmeleri yakından araştıralım ve sizlerle paylaşalım istedik.
AK Parti’nin parlak siyasi başarısının sırrı, sadece geniş halk kitlelerinin gönlünü kazanmayı bilmesi değildir. Seçmenle kurduğu sevgi bağının arkasında, halkın beklentilerine uygun şekilde gerçekleştirdiği reform mahiyetindeki icraatının ve bunun neticesinde meydana gelen değişimin de rolü vardır. AK Parti’nin 17 yıllık icraatlarını saymaya kalksak, köşe yazısı değil kitap yazmamız gerekir. Ancak, önemli konularda gerçekleştirdiği reformları ve değişimi özetle işaret etmekle yetinelim.. Kimin hangi pencereden baktığına bağlıdır.