Bir zihniyet düşünün ki; bu milletin kalbinde hançerdir. 1951 yılındaki Atlantikçi anlayış, NATO’nun ülkemize davet edilmesiyle beraber 28 Şubat’ın ilk tohumlarını ekmiştir. Birçok muhtıra, darbe, suikast, buralarda tezgâhlanmıştır.
28 Şubat, alenen alınan kararlarla SSCB’nin dağılması milat belirlenerek, ülkemizde devletin kaynakları kullanılarak Müslümanlara karşı asimilasyon politikalarının başlatıldığı adil olmayan ancak oldukça ‘’adi’’ olan savaşın tarihidir. O dönemlerde SSCB’nin dağılmasının ardından NATO’nun düşman belirleme ve kategorik düşman tanımlamaya ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliriz. Bu tanımlama, bu milletin bağrına bastığı evlatlarına karşı devlet eliyle yapılan bir ihanetin başlangıç tarihidir.
İhanet karargâhında kendini vatansever gösterme adı altında Kemalizmi kılıf olarak kullanan, ulusalcılığı devrimcilik kavramıyla süsleyen, Batı’nın fundamentalizm uşaklığını yapan bazı ihanetçi cemaatleri de bu milletin üzerinde kılıç olarak kullanan, alçak ve karanlık bir gladyo tezgahıdır NATO.
Bu ülkenin masum solcularını çıkarlarına alet eden, sağcılarını yobaz gören, cemaatlerini ihanetçi olarak yetiştiren alçaklığın adıdır NATO.
Batı’nın kripto yapılanması içerisinde adı soyadı Türkçe olan içimizdeki ihanetçiler doğru tespit edilmediği sürece daha çok bedel ödeyeceğimizi unutmayalım.