Nefret suçuna giden sürecin çıkış noktası, yani nefret suçunun önünü açan tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün dışa vurumudur. Hedef alınan gruplara ‘toplumda size yer yok’ mesajı yinelenerek verilir.
Bu durum, kaçınılmaz olarak demokratik düzeni yıpratır; zira insanın en temel hakkı olan ‘yaşama ve katılım hakkı’ ihlal edilmiş olur.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 1997’de kabul ettiği R(97) 20 sayılı tavsiye kararında nefret söylemini; “ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm veya hoşgörüsüzlük ifade eden saldırgan ırkçı milliyetçilik de dahil olmak üzere, hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimidir” şeklinde tanımlamıştır.
Suriyeli üç sığınmacının acımasızca öldürülmesi… Nefret söylemine dayalı bu dehşet verici hadisenin içler acısı durumu var. Bu olayın Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşmesi, gerçekten akıl tutulması anlamına gelir. Sizlere olayın meydana gelme biçimini, gerçekleriyle birlikte anlatalım.