Dersim’in makus tarihi acılarını unutmazken birileri de siyasi prim için acıdan beslenme adına her türlü cambazlığı oynamaktadır. Hayalet şehirdir Dersim ve birilerinin hafızasından asla silinmez… Karanlık tarihimizi ve kirli sayfalarımızı gün yüzüne çıkararak vatandaşlarımızla sorunlarımızı çözerek ebediyen helalleşmek gerek…
Dersim tartışmaları hiçbir zaman bitmeyecektir. İster adına isyan, ister katliam ne derseniz deyin. Sorunları ve problemleri demlenmeye bıraktığımız sürece, çözen değil sorun yumağı oluşturmaya devam edenlerden başkası olmayacağız. Uzun yıllara dayanan hararetli tartışmaları çözüme kavuşturmadan demlenmeye bıraktığımız Dersim faciasında olduğu gibi…
Facia? Sorun da kelimelerde başlıyor zaten. “Katliam” mı demeliydim? Yoksa Dersim semâlarında Cumhuriyet’in kahhar gücünü simgeleyen uçağıyla keşifler yapıp ardından yanına aldığı 50’şer kiloluk bombaları büyük bir titizlikle hedefine yollayan Sabiha Gökçen’in dediği gibi “BİR MEDENİYET PROJESİ Mİ?” Çarpık ilişkiye bakar mısınız? Dersim askerî harekâtları… Hani Dersimli arkadaşlarımız derler ya ‘’biz çok okuduk, aydın olduk…’’ bu nasıl bir ironi demezler mi? Tabii sizler de haklısınız; Sayın Kılıçdaroğlu gibi bir değeriniz var(!).
Zamanın CHP zihniyeti, Dersim’i Cumhuriyet’e bir direniş odağı olarak görmüş ve bir “irtica hareketi” olarak damgalamıştır. Her ne kadar şimdiki Tuncelililer kabul etmeyecekse de, Dersim’in asıl suçu, “mürteci” olmaktı. Ne garip! Zamanla irtica sadece Sünni Müslümanlıkla ilişkilendirildiği ve ideolojik bir proje olarak aklımıza takıldığı için kelime anlamını yitirmiştir. Öyle ya; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ‘’Dersim özür dilenecek mesele değildir’’ demişti. Ne aydınca bir görüş(!). Büyük düşünürün bu sözlerine kim bilir Dersimli vatandaşlar ne büyük anlamlar yüklemişlerdir.
Dersim’de “irtica” adını açıkça koyalım: Dersim bölgesi, Cumhuriyet’in getirdiği bütün değişimlere direndiği için mürteci yaftasını yemişti CHP’den… Operasyonlar sırasında görüldü ki; Dersim sokaklarında hâlâ kırmızı fesler takılıyor, sarık ve şalvar giyiliyor, Seyyidler, şeyhler ve ağalar hâlâ hükümran ve harf inkılabının 10. yılında bile Latince bilenler yok denilecek kadar az. Nitekim operasyon sırasında uçaklardan Dersimlilere atılan bildiriler ‘’harf inkılabına aykırı bir davranış olmasına rağmen Arap alfabesiyle yazılmıştı’’.