Orta Doğu’daki tehlikeli hamleyi okuyabiliyor muyuz? Suriye savaşını ilk başta sıradan bir savaş olarak algılamamızın nedeni klasik bir döngüde baskıcı bir rejim sonucu diktatörlüğe karşı ayaklanmada bulunan milletler (Kürtler ve Araplar) arasında çıkmış olmasıydı. İşin özüne bakacak olursak 1923 yılında derin uykuya alınmış korkunç planlar bugün Suriye üzerinden tekrar gün yüzüne çıkıyor.
Esad’ın bölge üzerindeki planlamalarını ciddi bir şekilde revize ederek, nerdeyse galibiyetini ilan edecek kadar güçlü ve iradeli görünmeye başladığını ifade edebiliriz. Fransa ve bazı batılı ülkelerin Esad’ın kalıcılığını sağlamak adına başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere Araplarla önemli görüşmeler yaptığını görüyoruz.
Orta Asya’da savaş çıktı çıkacak derken burnumuzun dibinde Suriye tam da Esad’ın istediği gibi kısmen üçe bölündü. Batıda seküler Arap dünyasının temsilciliği noktasında batıya hizmete hazırım demesi veya kendini teminat altında tutması gelecek hamlelerini çözümlemek adına altı çizilmesi gereken yerlerdir.
Orta Doğu’da yeni haritalar çiziliyor ve kanlı bir coğrafya devreye alındı. Ancak bu oyunların arkasındaki oyun kurucuyu sorgulayan yok. “Bu oyunu kuran İngiltere 1923 yılında yarım kalmış oyununu uzaktan maşa sistemi ile mi sürdürüyor?” sorgulayanı görmedim.
Obama ve Trump’ın her defasında Türkiye’yi olası büyük bir felaketin içine sürüklemek ve sıkboğaz etmek adına müttefiklik ilişkilerin üzerinde durduğunu söyleyebiliriz. Obama ve Trump orkestrasının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ağır bir fatura ödettiğini unutmayalım.