Okulların açılmasının yaklaşması üzerine eğitim üzerine önemli bir meseleye değinmek gerektiği düşüncesindeyim.
Günümüzde İmam Hatiplerin geldiği durumu incelediğimizde, İmam Hatiplerle ilgili olumlu görüşlerin yanında, dört duvar arasına hapsedilmiş bir eğitimhane algısı ile de karşılaşıyoruz. Ancak biliyoruz ki İmam Hatipler hep bir dava, uyanış, istikrar ve istikbal davasının mihenk taşı olmuştur.
İmam Hatip Liselerinin ısrarla kapatılmak istendiği dönemlerden bugüne ne değişti? Bugün kaliteli eğitimin önüne geçen sorunlar kalkmış olduğu halde İmam Hatiplerdeki diğer eksikler nedir? Bunları tartışacağız.
İmam Hatip öğrencisi, bir aile eğitimi ile yola çıkan, dini eğitimle bunu taçlandıran, en nihayetinde İmam Hatip kelimesinin içini dolduran, bunu yaparken de köklerinin yaptığı gibi akli ve nakli ilimlerde de başarıları ile parmakla gösterilen fikir sahibi bir nesil iken zihniyeti bozulan, akli ve nakli ilimlerde başarı göstermekte zorlanan, haz düşkünü, özenti kurbanı, buldukları ilk fırsatta kalıbına sığmayan bir nesil mi ortaya çıkıyor?
O zamandan bu zamana mevcut öğrenci profili; kılık-kıyafetinden bi-haber, yediğinden-içtiğinden bi-haber, dini bilgilere karşı kayıtsız, öğretmenlerine, büyüklerine saygısız, “Bir harf öğretene kırk yıl köle olma” anlayışından “40 saniye tahammül edemeyecek” konumda, akademik başarısızlıklar sonucunda sayıca çok olan İmam Hatiplere girmiş ya da aile baskısıyla kaydolmuş, İmam Hatip şuurundan uzak, İmam Hatipli öğrenci profilinden uzak bir nesil ile mi değişiyor?
Yeni yetişen bu neslin sorunlarının ardındaki bir diğer etmen ise elbetteki sistem. Sistemin büyük bir açığa sebep olması gözden kaçırılmaması gereken bir husustur.