Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve sonrası Orta Doğu’da şekillenen birçok devletten biri olan Irak, Osmanlı döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı Irak ismiyle nitelendirilmiştir. Osmanlı dönemindeki Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerinin bir araya gelmesiyle Irak oluşmuştur. Irak 18 ayrı şehirden meydana gelmektedir. Yaklaşık 24 milyon nüfusa sahip olan Irak’ın % 97’si Müslüman (% 65 Şii, % 32 Sünni), % 3’ü ise Hıristiyan’dır. Etnik dağılım olarak ise % 72-75 Arap, % 22-25 Kürt % 8 Türkmen, % 2 Asuri ve diğer etnik unsurlardır.
Şiiler Güney Irak›ta yaşarken, Bağdat civarında Sünni Araplar, Kuzey Irak›ta ise Kürt ve Türkmen nüfus yaşamaktadır. Irak›ta çok önemli petrol yatakları mevcuttur. Suudi Arabistan›dan sonra dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip ülkedir.
Irak, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez’in önemli ülkelerinden biri durumundadır.
Irak, uzun yıllar İngiltere’nin hakim gücü altında idare edilmiştir. İngiltere’nin 1971’de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile bu bölge üzerinde ABD baş güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardı. Bu nedenle yakın dönem Irak tarihinin ABD tarafından şekillendirildiğini söylemek mümkündür.
Görünümde tipik bir kara devleti olarak Irak, sınırlı bir stratejik derinliğe sahip olan Kuzey Irak’taki dağlık arazi dışında her taraftan savunmasız, sınırlarla çevrili ve denize ulaşımı ise yetersizdir.
Birinci Dünya Savaşı esnasında Osmanlı’nın Ortadoğu’dan çekilmesine neden olan bazı yerel isyanlar olmuştur. Bu isyanlarda İngilizlerin kışkırtmalarıyla Mekke Emiri Şerif Hüseyin kullanıldı. Şerif Hüseyin ve oğullarına Osmanlı’nın yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap Devletinin Krallığı vaat edildi. Fakat gerçekler söylendiği gibi değildi. Orta Doğu farklı bir paylaşıma seyirci oluyordu.