Kürt kimliğini sahneye koyan batı ve küresel güçlerin yeni oyununda anlaşılan İran ve Türkiye var. Son zamanlarda ABD’nin Türkiye’yi doğrudan hedef alması pek de alışık olmadığımız bir durumdur. İronik bir tablo sergileyen bu durum dost gözüken ABD’nin hiçbir zaman dostumuz olmadığını ve bizleri oyalama taktiği ile hep aldatan sözde müttefiğimiz olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
Bizdeki siyasi misyonların, Kürt politikasını iyi analiz edememesinden kaynaklı bölge dengelerinin henüz tam okunmadığını görmekteyiz. Özelikle Almanya’nın, Kürt kökenli vatandaşları Avrupa’da organize ederek terör sempatizanı haline getirme çalışmaları, Türk kökenli birçok grubu Türkiye karşıtı eylemlerde bir cephede tutma çabaları önemli ve büyük bir sorunun başlangıcıdır.
Türkiye’deki Kürt meselesinin çözülmesi noktasında desteğini hiçbir zaman esirgemediğini söyleyen ABD bir yandan da çözümsüzlüğe ulaşmak için bütün gücünü kullanıyor. Son zamanlarda Mesut Barzani üzerinden oynanan oyunun bölgede oynanan en büyük oyunlardan biri olduğunu görmekteyiz. Ancak İran ve Türkiye denklemi batının oyunlarını bozmak için önemli ittifak kodlarını oluşturuyor. İran Goran hareketinin gizli bazı yaraları kaşıdığını görüyoruz. Ancak bölgede gelişen bazı defakto yapılanmalar Türkiye politikalarını ciddi bir şekilde refize ediyor. Barzani iktidarı uzun zamandır PKK ve Goran hareketi karşısında eziliyor ve baskı altında yönetim faaliyeti sürdürülüyor. PKK’nın birçok karanlık odak merkezleri ile görüşmeler yaptığını ve Barzani’yi batının gözünden düşürmek için bazı gösteri ve eylemler gerçekleştirdiğini biliyoruz.
ABD’nin YPG ve PKK’yı kullanarak Barzani hareketini bitirmek için ciddi çalışmalar yaptığı söyleniyor. Hatta ekonomik yıpratmalar noktasında merkezi Irak hükümetinin Barzani’ye ekonomik yaptırım uygulayarak Kuzey Irak Kürtlerinin zor durumda kalması için 170 milyar doları bloke ettiği de biliniyor. Batı’nın, Orta Doğu’daki partneri olarak PKK ve YPG’yi seçmesinin manidar olduğu göz önünde tutmalıdır. Barzani’nin çıkış noktası olarak baskıyı azaltmak için referandum kararı aldığını ve olası İran Goran ve PKK ittifakına karşı bir çıkış yolu aradığı analizi ortaya çıkıyor.
Irak merkezi hükümetinin son zamanlarda Türkmen ve Kürtlere karşı uyguladığı şiddet yanlısı politikaları göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. İran yanlısı bazı Şii Milislerin ve terör guruplarının Sünni bloğuna karşı hoş olmayan eylemlerde bulunarak inanç değerlerine saldırması da bilinmesi gereken konuların başında geliyor. Bütün bu yapılanmalara rağmen ‘’Türkiye, Mesut Barzani’ye karşı taraf olmak zorundadır” algısının değişmesi gerekmektedir.