Fetullahçı yapıda yer alan asker kişiler 1989 yılına kadar normal dindar görünümlerini muhafaza ettiler. Eşleri kapalı, gümüş yüzük takarlar, namazlarını normal şekilde kılarlar, mesaide dine yatkın gördükleri, sakin, içki içmeyen kötü alışkanlıkları olmayan askeri personelle ilgilenerek bunları kendi ortamlarına davet ederler, dini konulardan bahsedip, Fetullah Gülen’in vaazlarından, hayatından örnekler vererek insanları etkileyip kendilerine tabi yapmaya davet ederler. Bunu yaparken rüşvet olarak onlara yemek ısmarlayıp, pikniğe götürürler, evlerinde ağırlarlar. Şeytani bir zekâ ile herkesin zaaflarını veya zayıf noktalarını tespit ederek o taraftan yaklaşmaya çalışırlar. Maalesef bunda da hep başarılı olurlar.
1996 yılında ise, askeriyeden dindar olanların atılmaların başladığı ve devam eden yıllarda Batı Çalışma Grubu vb. oluşumların faaliyetleriyle fişlemelerin ve TSK’dan ihraçların artması olayları ortaya çıkınca (bunun da FETÖ’nün üst aklın bir planı olduğu ortaya çıkmıştır) 1996 yılına kadar dindar kimliği ile öne çıkan Fetullahçı yapı, kendi içinde bulunan ve bu yapıda uzun yıllar hizmet eden samimi ihlaslı dindar askerleri yine kendi içerisinde bulunan muhbirler vasıtasıyla ihbar ettirerek bulunan askeriyeden ihraç edilmesini sağlamış. Böylece arkadan gelen samimi Müslüman kitleye bir korku vererek, askeriyede dinsiz bir grubun çok etkin olduğunu, bunların samimi dindarları hedef alıp, askeriyeyi bunlardan temizlemeye başladıklarını, dolayısıyla kendilerinin bu konuda çok dikkatli olmaları gerektiğini, askeriyede temiz ve dindar insanlara çok ihtiyacın olduğunu, peygamber ocağı olan ordumuzu dinsizlere teslim etmenin en büyük ihanet olduğunu, bu nedenle kendilerini gizlemeleri gerektiğini, gereken tüm ihtiyat tedbirlerinin alınması gerektiği görüşünü yaymaya başladılar. Hatta Fetullah’ın, bunlara “Rusya’da da şeriat ilan edilse, Ruslar da yüzde yüz Müslüman olsa siz siperinizden çıkmayacaksınız, kendinizi gizleyeceksiniz, gün gelecek orduda size ihtiyaç çok elzem olacak (Herhalde 15 Temmuz gibi bir günü kastediyordu), siz Hazreti Ebubekir den daha ileri geçeceksiniz. O Rabbine dua edip kendi vücudunu o kadar büyütmesini istedi ki cehenneme sadece kendisi sığsın da bütün insanlar cehennemden kurtulsun, siz bunu fiilen yapacaksınız, namazı, tesettürü terk edip cehenneme düşeceksiniz ama bunu İslam’ın kurtuluşu için yapacaksınız ve Hz. Ebubekir’in sadece duasında kalan niyetini geçerek cehenneme girecek, gerçek bir fedakâr olarak en büyük mertebe olan Allah’ın rızasını kazanmış olacaksınız.”
Fetullah tarafından tasarlanmış ve organize edilmiş bu şeytani plan uygulamaya konulunca, samimi olarak dinine bağlı olan birçok müntesipleri önce mesaide namazı terk ettiler, ima ile namaz kıldıklarını samimi arkadaşlardan biliyorum. Gümüş yüzük yerine altın yüzük taktılar. Bu yetmedi eşlerinin başlarını açtırdılar, buna itaat etmeyenleri önce kendi yanlarından uzaklaştırdılar, ailelerine baskı yaptırdılar, hatta bunları ihbar edip ordudan ihraç ettirdiler. Eğer sadece karısı bu emre muhalefet ediyorsa, karısı açılmayanlara bu eşlerinden boşanmaya zorladılar. Kendilerini gizlemek için dindar kimliğinden uzaklaşıp her biri kendine bir sosyal uğraş buldu. Kimisi müzik aleti çalıp söylemeye, kimisi spora, kimisi üniversiteye, bilime yönelerek kendilerini çevresindekilere sosyal bir kişilik olarak yansıtmaya başladılar. Askeriyede o dönemde çok meşhur olan ve sosyalliğin ve çağdaşlığın sembolü olarak görülen askeri gazinolarda, ordu evlerinde ve eğlence mekânlarında yapılan gecelerde, bu FETÖ’nün kimlik değiştirmeye çalışan müntesipleri, eşleriyle boy göstermeye, içkili toplantılarda içki yudumlamaya, mesaide müstehcen muhabbetlerde yer alıp kahkaha atmaya özel bir gayret göstermeye başladılar. Evlerinde Atatürk’ün portresini asıp, Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet gazetelerinden en az birine abone olup evlerinde bulundurmaya, seccade, takke ve tespih gibi dini materyalleri ortadan kaldırarak, olası bir ev baskınında veya ziyaretinde kendilerini tamamen Kemalist bir yapıda göstermeye başladılar. Hafta sonu oynanan bütün maçların sonuçlarını, takımların futbolcularının isimlerini, transfer durumlarını bilirler, futbol yorumlarını yakından takip ederler, günlük siyasi gelişmeleri ve siyasi yorumları en az bir siyasetçi gibi takip ederler. Bu da yetmedi, mesaide namaz kılan samimi dindar kesimin olması bu FETÖ’cüleri rahatsız etmeye başladı. Öncelikle bu kişilere dostane yaklaşıp, onları korku damarından avlamaya başladılar. Etrafta çok dinsiz kişilerin sürekli istihbarat topladıklarını, bu kişileri takip ettiklerini, namaz kılanları, gümüş yüzük takanları, eşleri kapalı olanları tespit edip ordudan ihraç ettirdiklerini, askeriyede sağlam dindar kişilere çok ihtiyacın olduğu, bu nedenle bir süre namazı mesaide kılmamalarının iyi olacağını söyleyerek bu kişileri sürekli taciz ettiler. Namazı bırakmayanlardan ise uzak durmaya, bunları istihbaratçı diye karalamaya ve bu kişilere ‘Siz hainsiniz, İslam’a zarar veriyorsunuz, böyle yaparak bütün Müslümanları hedef haline getiriyorsunuz’ demeye başladılar. Daha sonrasında ise bu kişileri takip edip, kimlerle görüştüklerini izleyip bunlar hakkında istihbarat toplayarak daha sonra bunları ihbar edip, onları ordudan ihraç ettirmeye kadar gittiler. Namaz kılınan yerleri kapatmaya yönelik olarak buralara malzeme koyma, emniyete alma, kilitleme gibi yöntemlerle bunu yaptılar. Amir durumunda olanlar da, camiye gidip gelme mesafesi çoğu birlik veya kışlalarda çok uzun olduğu için görev esnasında kimse gidemeyeceğinden ‘camiye gidin’ dediler. ‘Buralarda namaz kılmayın’ diyerek, mevcut namaz kılınan yerlerini de kapattılar. Genelkurmay Başkanlığının ihtiyaç olan birlik, kurum ve kışlalarda cami, mescit açılmasının sağlanması yönündeki emre rağmen, FETÖ mevcut namaz kılınan yerleri engellemeye, kapatmaya başladı. Böylece mesaide askeri personelin namaz gibi ehemmiyetli bir ibadeti yapmalarına engel olunmak istenmiştir. Bu da bu örgütün nasıl bir örgüt olduğunu açıkça göstermektedir. Vesselam...
www.twitter.com/sabribalaman
www.facebook.com/sabri.balaman