Nedir bu bekaya karşı vurdumduymazlık? Bekanın anlamını çarpıtarak sunarak; bekanın birçok anlamı olduğu gibi kalıcı var olma ve devamlılığı planlayan, gelecek tehlikelere karşı riskleri bertaraf etmeye yönelik planlamalar yapılması anlamına geldiğini görmezden geliyoruz. Ne yazık ki bu anlamların yanında muhalefetin halen bekayı bir şov kelimesi olarak sulandırması, durumun daha da vahim olduğu gerçeğini inkâr politikası ile sahada siyaset yapması vay halimize dedirtiyor…
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Bey’in son zamanlarda sık sık bekadan konu işlemesi, ortaya atılmış boş bir konu veya sözcük değildir. Ak Parti’nin 2002 yılından beri iktidar olması ve uzunca iktidarda kalmasına rağmen birçok vesayet kurumunu bertaraf etmekte sıkıntı yaşaması, bazı kurumların vesayetçi veya statükocu olması, kendini yasama ve yürütme üstünde görmesi beka sorunudur.
Gelin birkaç başlıkta bekamıza doğrudan tehdidi algılayalım…
İlk olarak 17 Mayıs 2006›da Ankara›da Avukat Alpaslan Arslan’ın gerçekleştirdiği, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in katledildiği saldırıdan başlayalım. Tansel Çölaşan, katilin “Allah’ın askerleriyiz” diye bağırdığını iddia ederek, doğrudan iktidarı zan altında bırakmayı hedeflediği açıklamaları hatırlayın.
Cumhuriyet Mitingleri: Herkes, TBMM’de sayısal üstünlüğü elinde bulunduran AK Parti’nin önereceği adayın 11. Cumhurbaşkanı olarak seçileceğine kesin gözüyle bakarken, bazı çevreler Cumhuriyet Mitingleri ile bunu engellemeye çalıştı. Mitingler Ankara, İstanbul, Manisa, Çanakkale ve İzmir’de yapıldı.