Başbakan 2009'da 'demokratik açılımı' başlatıyorum" dedi. Açılım, kısa, orta ve uzun vadede tamamlanacaktır. Kısa vadede yapılacaklar kolay, ama orta ve uzun vadedekiler, anayasa değişikliğini gerektirdiği için zor. Meselâ anayasadan "Türk" adının çıkarılması gibi. Kolay denilen ve 26 maddeden oluşan düzenlemenin 19. Madde başlığı "AND okunmayacak"tır. Açıklaması ise; "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 250 yeni okul inşa edilecek. İlköğretim okullarında 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' dizeleri ile başlayan And'ın okutulmasından vazgeçilecek" şeklindedir. (19.09. 2009, Star)
26 maddeyi de ele aldığımız Millî Düşünce Merkezi (MDM) yayınlarından "Son Haçlı Seferi: PKK Açılımı" kitabımızda 19. Maddeye dair şunları yazmıştık: "Bu yasaklamayı kim istiyor? Tabii ki, PKK-AB-AKP. Böylece 'bebek katilinin' bir şartı daha yerine getirilecek demektir. Bin yıldır kan ve can bedeliyle vatan yaparak yüksek bir medeniyet kurduğumuz bu topraklarda kendi çocuklarımıza milletimizin andını öğretemeyeceğiz; onlara doğruluk, çalışkanlık, dürüstlük gibi temel değerlerimizi öğretemeyeceğiz öyle mi? Haddini bilmezlik ve inkârcılık doğrusu bu kadar olur.
Aslında And'ın yasaklanması açılımcıları ele veren bir şifre gibidir; suçüstü halidir. Şöyle ki, bunlar; Atatürk 'Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir' diyerek devleti Türk Milleti esasına göre kurdu. Böylece diğer etnik kesimlere inkâr, asimilasyon ve ayrımcılık yaptı. 'Biz ayrımcılıkla mücadele ederek bu yanlışı düzelteceğiz' diyorlar.
Demek ki, Atatürk ve arkadaşları devleti ırklar koalisyonuna göre değil de, bir millet gerçeğine göre kurmakla büyük suç işlemiştir. Atatürk düşmanlığının gerçek kaynağı bu olsa gerek.
Sanki; milletle etnisite aynı şeymiş, dünyada etnik/ırk ortaklığı esasına göre kurulmuş bir devlet varmış, etnik kesimler milletin ayrılmaz birer parçası ve çoğunluğa mensup değilmiş gibi! Bu durumda asıl 'ayrımcılık', 'bölücülük', 'asimilasyon ve 'inkârcılık' Türk Milleti gerçeğinin reddi ile onun bir parçasını koparmaya kalkışmakla yapılmaktadır.
Evrensel hukuka bakıldığında milletler, çoğunluğa ve azınlığa mensup olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır. Bu çerçevede düzen, eşit vatandaş, bir millet ve millî temelinde üçlü bir yapıya göre kurulmaktadır. Azınlığa mensup olanlar ise, kültürleri ve inançlarını bireysel planda hür olarak yaşayan, ülkenin eşit vatandaşlarıdırlar. Ayrımcılık yapamazlar, grup kimliği talep edemezler.