Soru şu; Barzani, 25 Eylül'de referanduma gidecek mi? Cevap; hazırlıklara bakılırsa evet; hak ve hukuka, iç ve dış şartlara bakılırsa hayır. Bu cevapları biraz açalım. Evet demenin hiçbir meşruiyeti yoktur; zira anayasa ve hukuk dışıdır. Daha vahimi, Irak ve bölge için savaşa çağrıdır. Çünkü:1) 2005 referandumuyla, bütün Irak halkının kabul ettiği anayasa ile inşa edilen, BM'nin onayladığı Federal Irak Cumhuriyetinin siyasi birliğini bozmakta ve toprak bütünlüğünü parçalamaktadır. 2) Referandum kararını, aşiret anlayışıyla beş partinin üçünün almalarının, bazı parti ve dinî topluluklar arasında krize yol açması, sorunun ne kadar ciddiyetten yoksun olduğunu göstermektedir. 3) Irak Merkezi Federal Hükümeti ve Irak Türkmen Cephesi'nin (ITC) şiddetle karşı çıkmasına, Iraklı Şii lider El Hakim'in "Kürdistan siyasi tsunami yaratır" uyarısına rağmen, Irak Kürt Bölge Yönetimi (IKBY) ve Kerkük İl Meclisi'nin keyfine göre referandum yapamaz; ayrı bir devlet kurma hakkı ve yetkisi yoktur. 4)Irak'ta yapılacak bir referandumda, bütün Iraklıların oy kullanma hakkı vardır. Zira, ülkenin her karış toprağı da, Iraklılara aittir. 5) Referandumun, IKBY'ye bırakılan Erbil, Duhok ve Süleymaniye'nin dışına taşarak, başta Kerkük ve Telafer Musul kırsalı, Bakuba (Hanekin) Salahattin/Bayat olmak üzere Türk kentlerinde de yapılması, açıkça işgalcilik ve saldırganlıktır. 6) Özellikle ABD ve İsrail'in silahlandırıp kışkırttığı; Kuzey Irak ve Suriye'deki (PKK-KDP-PYD gibi) örgütler birleşip, açılacak terör koridoruyla İskenderun üzerinden Akdeniz'e ulaşarak, Türkiye bölünerek kuşatılacaktır. Böylece, bölge dengeleri bozularak küresel güçlere alan açılacak; Orta Doğu haritasını değiştirecek sonuçlar doğurabilecek, çok unsurlu yaygın bir savaş kaçınılmaz olabilecektir.Böyle bir referanduma karşı çıkan ülkeler tablosu: Bölge ülkeleri; İran, Irak, Suriye, Türkiye, ilk defa uyanışa geçen ve "Arap toprakları bölünemez" diyen Mısır, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkeleri. Bölge dışı ülkeler; Dışişleri Bakanı Gabriel, "Irak'ın bütünlüğünü tehlikeye atmak, sınırları yeniden çizmeye kalkmak doğru bir yol değil" açıklamasını yapan Almanya, BRICS zirvesinde, Irak'ın egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunması kararını veren, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika.Destekleyen ülkeler: ABD, İsrail, İngiltere, Fransa. Görüldüğü gibi bölgede ve küresel planda yer alan devletlerin büyük bir kısmı, kararlı bir şekilde referanduma karşı çıkmaktadır. İsrail merkezli siyaset güden sömürgeci ülkelerden üçü, Irak ve Suriye'nin bölünmesinden ve ikinci İsrail adı verilen Kürt devletinin kurulmasından yana olduklarından referanduma destek vermekteler Ancak felakete yol açabilecek böyle bir deneme yapılabilir mi? Bekleyip göreceğiz; bize göre Barzani bu yanlıştan dönmek zorunda kalabilir.ABD neden yön değiştirdi.BOP haritasının (Müslüman ülkeleri 25 devlete bölme) müellifi ABD, 1991 Körfez savaşından beri Irak, Suriye, İran ve Türkiye'de Kürt devleti için fiilen çalışmaya başladı. Bu amaçla kurulan bölücü terör örgütlerinin tamamını, silah dahil her yönden desteklemekten çekinmedi. 2003'te Irak bu amaçla işgal edildi, 1 milyon insan hunharca katledildi; ülkede taş üstünde taş bırakılmadı. Federal anayasa ile ülke parçalanmaya hazır hale getirildi; şartların olgunlaşması bekleniyordu. Nitekim, Barzani'nin zaman zaman "Bağımsızlığımızı ilan ediyoruz" şeklindeki çıkışlarını hep, "zamanı değil" diyerek erteletmişti. İşgalcilere göre Irak üçe bölündükten sonra, bağımsızlığa sıra gelecekti; erken bir bağımsızlık, bölge ülkelerini harekete geçirir ve işler karışabilirdi. Peki bu referandumda ne oldu? ABD, yine "zamanı değil" dedi; ancak son bir ay içinde yön değiştirerek referandumu desteklediğini açıkladı.Acaba neden? Öyle sanıyoruz ki, Suriye'deki tıkanma, çıkış yolu bulamaması, ABD'yi yön değiştirmeye mecbur etti. Fırat'ın batısındaki Münbiç'e PKK/PYD-PDY yerleştirildi, ağır silahlarla donatıldı; Rakka bir bölümüyle düşürülmek üzere. Güneyden Afrin'e gidilecekti. Çünkü, Türkiye Fırat Kalkanı ile kuzeyden Afrin'e giden koridoru, El-Bab'ı da alarak kapatmıştı. ABD/PKK/PYD ittifakının yolu İdlib engeline takıldı. Nusra ve bileşenlerinin (HTŞ) İdlib'de önemli bir gücü var. PKK/PYD/PDF ile aşılacak gibi değil; bekleme başladı. Öte yandan Rusya, İran ve Hizbullah'ın aktif desteği, uyanan Arap ülkelerinin (Katar hariç) IŞİD ve benzeri terör gruplarından desteğini çekmesi üzerine, Suriye devleti gücünü toparladı; işgal altındaki topraklarını kurtarmaya başladı.Hasılı "denize düşen yılana sarılır" kabilinden çıkmaza girdiği anlaşılan ABD, çözümü Barzani'ye yol vermekte buldu. Eğer Irak'ta beklenen bir iç savaş çıkar, bölgeye de yayılırsa; İran, Irak, belki de Rusya buralarda oyalanmak zorunda kalacak. ABD ve gerçek müttefiki PKK/PYD'nin eli Suriye'de rahatlamış olacak.ABD ve İsrail böyle hesaplar yapmış olabilir; ancak bölgenin sahibi olan devletler, bugüne kadar olduğu gibi oturup bekleyecek değiller. Nitekim; referandum tehdidi üzerine harekete geçen Türkiye, İran, Irak, Rusya, Suriye görüşmelerde uzlaştıkları söylenen şekilde birlikte hareket ederlerse, Barzani'nin caydırılması, PKK/PYD'nin vurulması zor olmayacaktır. Elin kanı ve canı üzerinden ava giden ABD ve İsrail gibileri de dersini alacaktır.