Afrin'den gelen şehit ve yaralı haberleri yüreğimizi dağladı. Cenabı Hak'tan, şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Aile mensuplarının, Büyük Türk Milletinin ve silahlı kuvvetlerimizin başı sağ olsun!
Türk Milleti; haysiyeti, egemenliği ve vatanı söz konusu olduğunda canını vermekten hiçbir zaman çekinmedi; çekinmeyecek de. Bundan kimsenin şüphesi olamaz. En yakın örneği de, Çanakkale ve Millî Mücadele ile kazanılan istiklâlimizdir. Ancak düşünmemiz gerekmez mi? Bölücü terörün yenilmesiyle; daha iyi eğitim, iş-aş, ekonomi, adalet, sağlık ve demokrasi gibi gerçek gündemle uğraşıyorken; bugün bunları konuşamaz hale geldik?
Acaba neden? "Devlet de benim, mülk de benim, ümmet de benim" diyen ideolojik bağnazlık ve idrak körlüğü nelere mal oldu? Bir ve bütün olan Türk Milletini bölmeye yönelik etnik hesapların ağır sonuçları ortada değil mi? Nasıl oldu da, içeriden ve dışarıdan ateş çemberiyle kuşatıldık da; şehitler veriyoruz? Neden, ahlaki çöküntü başta olmak üzere her alanda büyük bir bunalımla karşı karşıya geldik? Neden aile faciaları, cinayetler, intiharlar zirve yaptı; hapishaneler dolup dolup boşaltıldı? Neden, devletin yapısı ve milletin dokusu bozuldu; güven bunalımı zirve yaptı? Neden, Türk Milletine ve Devletine karşı Yunan'ı, İngiliz'i üstün görenlerin beyanı, bazı etkili çevrelerde kabul gördü?
Kısaca, bize ne oldu? Beklemeyi bırakıp, Türk Milletinin feraseti ve Devlet aklıyla bunun çaresini, ne zaman arayıp bulacağız?
Çaremiz önümüzdeki seçimlerde. Kansız, kavgasız bir şekilde; sürekli aldatılanlara ve aldatanlara, yeter denilmesinde...
Seçim mi, geçim mi?