Sondan başlayalım. Prof. Dr. Necmettin Erbakan dedi ki; "Irak'ın işgali için ortaya atılan uydurma bahanelerin hepsi şimdi Suriye için uydurulmaktadır. Güya Suriye Filistin'deki terörist grupları ve Irak'taki teröristleri destekliyormuş. Suriye Arapları ABD'ye karşı kışkırtıyormuş. Bunların hepsi uydurma bahanedir. Asıl maksat Büyük İsrail'in kurulmasıdır. Asıl maksat bütün insanlığın köle yapılmasıdır. Asıl maksat ya öleceksiniz ya teslim olacaksınız kararının uygulanmasından ibarettir... Afganistan, Irak'tan sonra şimdi Suriye ile kalmayacaklar. Asıl hedef Türkiye'dir. Türkiye'nin parçalanması, yumuşak lokma yapılması ve Arz-ı Mevud'un bir parçası olarak İsrail'e katılmasıdır..."
Hocanın, Batıcı dış politika ve Suriye meselesine koyduğu önemli teşhis ve uyarı böyle. Ama talebeleri bunun tam zıddını yaptı ve yapmakta ısrarlı. Afganistan, Irak ve Suriye'de yaşanan büyük acılar ve ödenen ağır bedeller ortada... Cumhuriyet tarihimizin en derin ahlak bunalımı, gerilim, yıkım ve çözülme ile içeriden; bölücü terör, düşmanlık ve ateş çemberi ile dışarıdan kuşatıldığımız bir gerçek. Afrin tamam da, Esat saplantısından kurtulmadan, Suriye bataklığından nasıl çıkılacak? Hele, elin toprağında, elin silahlı isyancılarıyla "İhvan" devletçiği mi kuracağız? Bunun başımıza hangi belaları saracağı görülemiyor mu? Bütün dünyanın gözü üzerimizde, fırsat kollayanlar pusuda.
Erbakan hocanın talebelerine ne oldu? Neden hesapları şaştığı halde kendilerine gelmediler, hocalarına ve arkadaşlarına bile kulak asmadılar? Yoksa, asırlarıdır dünyanın kanını emen emperyalistlere yakalarını kaptırdılar da, kurtaramıyorlar mı? Bütün dünyaya, bağırıp durmaları, feryatları bundan mı? Anlamaya çalışalım: Esasen siyaseten farklı konuşsalar da, hocanın talebeleri "Millî Görüş" ve "Adil Düzen"den yana. Ama seçtikleri araç, metot ve strateji çok farklı. Bundan dolayı örnek bildikleri liderler/idoller farklı. Veya tersi oldu; benimsedikleri idoller; araç, metot ve strateji değişikliğini kaçınılmaz hale mi getirdi?
Evet, bakalım seçilen örnekleri kimlermiş?
* Erdoğan 3 Kasım 2002 seçimlerinden bir gün önce Zaman Gazetesi'ni ziyaret ettiğinde, kendisine "Menderes ile Özal'ı örnek aldığını" söyledi. Aslında Erdoğan bu söylemi, 15 yıldır, iftiharla tekrarlıyor.
* Gül ise, Clinton ve Tony Blair'i seçmiş. Gerekçesi de şöyle: "Reel politikaya çok önem vermek, yani realist olmak zorundayız... İktidar olmak için dünyayı dikkate almak, reel politik yapmak zorundayız" demiş. (Müyesser Yıldız yazıyor.)