Türkiye'nin "Barış Başpınarı Harekatı" üzerine AB ülkeleri ve ABD ayağa kalktı. Hem nalına hem mıhına vuran Başkan Trump başta, Temsilciler Meclisi ve Senato bir seri yaptırım kararı aldı. Türkiye ve bazı yöneticiler aleyhine ellerinde ne varsa, çıldırmış gibi ortalığa döküldü. Tabii, Büyük Atatürk'ün ifadesiyle "Ermeni Mezalimi" adı verilen sömürü konusu unutulmadı. Osmanlı Türk Devletini parçalamak üzere Doğu Anadolu'da "Ermeni devleti kurma" yalanıyla Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın 1878 Berlin Konferansı'ndan günümüze kadar devam eden Ermeni terör saldırıları baş tacı edildi.
Başlıktaki tespit ise, sadece Türklere ait değildir. Konuya objektif açıdan bakan Batılı bazı bilim adamları ile Ermeni kimliğinin savunucusu yazar Hrant Dink'in temel sorunu olmuştur. Bu bakımdan Dink'in mahkumiyetine yol açan şu analizi çok önemlidir: "Ermeni kimliğinin Türk'en azad olmasının görünür iki yolu var. Bunlardan biri, Türkiye'nin (devlet ve toplum olarak) Ermeni ulusuna karşı empatik bir tutum içine girmesi ve nihayetinde Ermeni ulusunun acısını paylaştığını belli edecek bir anlayış sergilemesidir. Bu tutum hemen olmasa da, zaman içinde "Türk" unsurunun Ermeni kimliğinden uzaklaşmasına yol açabilir. Ne var ki bu şıkkın gerçekleşmesi şimdilik zor bir olasılık. İkinci yol ise bizzat Ermeni'nin "Türk'ün etkisini kendi kimliğinden atması. İlkine göre bu ikincisi, daha bir kendi iradesi ve inisiyatifine bağlı olduğundan, gerçekleşme ihtimali daha fazla. Esas olarak tercih edilmesi gereken yol da budur…Ermeni kimliğinin "Türk'ten kurtuluşunun yolu gayet basittir: 'Türk'le uğraşmamak...Ermeni kimliğinin yeni cümlelerini arayacağı yeni alan ise artık hazırdır: Gayrı Ermenistan'la uğraşmak." (Ermeni kimliği üzerine (7. makale) Türk'ten kurtulmak 30 Ocak 2004)
"Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur. Yeter ki bu mevcudiyetin farkında olunsun. Bu farkındalığın asıl sorumlusu ise Diasporaya yayılmış Ermenilerden ziyade Ermenistan yönetimleridir." (Ermenistan'la tanışmak 13 Şubat 2004)
Uluslararası Ermeni saldırganlığına "çare" bu mu?
Uğur Dündar'ın, varlığımızı tehdit eden, acil ve çok ciddi temel meseleler üzerine ülkemizin seçkinlerinden E. Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile yaptığı röportajlar son derece yararlı olmaktadır. Aynı şekilde E. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un röportajları da aydınlatıcı ve ufuk açıcıdır; emsalleri içinde tek örnektir. Kitapları, TV programları, yurt içinde ve dışından verdiği konferanslar da çok değerlidir.
Ancak Başbuğ'un, 6 Kasım'da Sözcü'de yayımlanan son röportajının son paragrafını okuyunca şaşırdım doğrusu. Ermeni Mezaliminin çözümü üzerine teklifi şöyledir: