Geçen yazıda insanlığı tehdit eden tehlikeleri 7 maddede toplayarak, bunlardan Irkçılık, Sömürgecilik/Emperyalizm ve Uluslararası terörün birlikte ele alınması gerektiğine vurgu yapmıştım. Bu üç unsurlu tehlike hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımıza dikkat çekerek, terörle mücadelede şehit olan güvenlik gücü mensuplarımızın sayısını bile, doğru dürüst bilmediğimizi ve yöneticilerimizin çelişkili bilgiler verdiğini ileri sürmüştüm. Şimdi önce üç unsurlu tehlike üzerinde durmaya, sonra da şehitlerimiz hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Bugüne kadar uluslararası terör tabirini hiç kullanmadık. Aslında yanlış yaptık. Olayın adı yanlış konunca, teşhis ve tedavi de yetersiz kalıyor. Hani ilk düğmeyi yanlış iliklemek var ya, öyle bir şey. Zira 1984’den bu yana PKK terörünün arkasında ABD, AB ve teker teker batılı emperyalistler vardı. Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, dağlardaki PKK’lılara yardım paketleri atan ABD helikopterlerine ateş açılmasını emretmişti. Hükümetlerimiz her şeyi biliyordu, buna rağmen emperyalistlerle “dost” ve “müttefikliğimiz” bozulmadan sürdürüldü. Bu ülkeler, hem “PKK, terör örgütü” kararını aldılar, hem de kanun kaçağı eli kanlı teröristlere barınak, “cennet” oldu. PKK, Türkiye düşmanlığını sürdürmek için yeni mevziler elde etti, uluslararası konumunu “meşrulaştırdı.” Esasen sömürgecilerin tarih boyunca hukuktan, insan haklarından, özgürlükten ve demokrasiden anladıkları buydu. Tanzimat’ta “Avrupa hukukundan sayılmak yalanı (!)” uğruna Osmanlı Türk Cihan Devletini “ateşe” attık, şimdi de “AB üyesi olmak yalanı” uğruna Türkiye’mizi buralara sürükledik.
Irkçılık, Sömürgecilik/Emperyalizm ve Uluslararası terör
Soralım, “terör neden 1984’de başladı, ırkçılık ve sömürgecilikle ilgisi nedir?”
Bu üç unsurlu sorunun cevabı için o günleri hatırlayalım ve tesadüfler zincirini anlamaya çalışalım. Bilindiği gibi ırkçılık, sosyoloji, hukuk ve demokrasinin gereği olan vatandaşların eşitliğine karşı çıkarak; zümrelerin, diğer ifadesiyle kökenin/etnisitenin eşitliğine dönüştürüp, milletin birliğine ve devleti bütünlüğüne isyandır. Bu isyan, silahlı, örgütlü ve sömürgecilerle işbirliği ile yapılırsa insanlığa karşı işlenmiş suç oluşur. Uluslararası hukuk da böyle diyor.
Ülkemizde uluslararası terörün 1984’de başlaması tesadüf mü? Bunun için 1980 ve sonrasına bakacağız.