Sadullah Özcan Milat Gazetesi

2023 Hedefleri ve Yeni Türkiye

Bugünlerde yoğun diplomasi trafiği yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı temasları, ABD ile ilişkiler, Suriye konusunda Rusya-İran-Türkiye zirveleri. Rusya ile Nükleer Enerji Santrali...

06 Nisan 2018 | 161 okunma

Bugünlerde yoğun diplomasi trafiği yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı temasları, ABD ile ilişkiler, Suriye konusunda Rusya-İran-Türkiye zirveleri. Rusya ile Nükleer Enerji Santrali inşaatı. İran Cumhurbaşkanı ve Rus Lider Putin’in 3’lü zirve buluşmaları.

ABD’nin Suriye’den çekilip çekilmeme söylemleri, Fransa’nın PYD, YPG fırsatçılığı, İngiltere’nin Rusya ile Rus ruleti mi yoksa dünyaya tiyatro mu sergilediği belli olmayan oyunları. ABD’nin Suriye’den çekilme sözü üzerine Fransa’dan sonra İngiltere’nin sahaya inme telaşı.

Tüm bu gelişmeler Türkiye’nin Afrin harekâtı sonrası bölge oyunlarının tekrar kurulmak istendiğini gösteriyor. Öyle görülüyor ki Dünyanın Jandarması ABD bir adım geriye çekilip usta oyuncular sahneye giriyor veya senaryoyu yeniden yazmaya oturuyorlar. Nasıl bir oyun, nasıl bir senaryo ortaya çıkacak önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat oynanabilecek oyunları çizilecek senaryoları önceden görmek gibi bir zorunluluğumuzun olması kaçınılmazdır. Bu oyunları önceden görmenin yolu, yeni senaryoları öğrenmenin yolu 100 yıl önce yapılanların iyi bilinmesinden geçer.

Dünya’da kadim devlet geleneğine sahip milletler yaklaşık 300 yıldır geri planda kaldılar. Sahaya geçmişleri daha beş yüz yılı aşmayan millet olma özelliği taşımayan ‘Piç’ organizasyonlar hâkim oldu. Bu dünyanın yapısına aykırı. Bu yapılar nasıl oluştu, nasıl güç elde etti? Bu gücü elde ederken kadim milletler neleri ihmal etti, neyi kaçırdılar? Öncelikle bunların bilinmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Güçlü olmanın yolu fert olarak da milletler olarak da, devletler olarak da bellidir. Ticaret ile uğraşanlar, imalatla uğraşanlar, ilim ile uğraşanlar hatta din-diyanet ile uğraşanlar çok iyi bilirler ki, sermayen kendininse, ustalık seninse, ilme-bilime sen vakıfsan, dinini diyanetinin sırlarına sen vakıfsan; ticarette minnetsiz, imalatta rahat, ilimde bağımsız, dinde kendinin şeyhi olursun. Ticarette ve imalatta tefecinin eline, ilimde-bilimde başkasının alıntısına, dinde şeyhin insafına kalmazsın. Yok, böyle değilsen ticarette senin değil, imalatta senin değil, ürettiğin ilimde bilimde senin değil, dininde diyanetinde senin olamaz. Hep başkalarına muhtaç kalırsın. Hatta bir köle kadar rahat dahi olamazsın. Bekçilikten öte vazifen olmaz. Aynen devletler de milletlerde öyle.

Bugün hem İslam Âlemi’nin hem de doğu toplumlarının yaşadığı travmanın altında bu gerçeklik vardır. Şu gerçeği net görmemiz lazım insanlık milletlerin kendi inisiyatifi dışında yönetilmektedir. Bir devleti en rahat yönetme yöntemi azınlıklara teslim edilerek gerçekleşmektedir. Bu bir tesadüf müdür? Yoksa eşyanın tabiatı mıdır? 1930’larda Balkanlar’da Alman soyundan gelen Krallar furyası vardı. İngilizler Ortadoğu’da devletlerin başına kralları atarken ve sonrasında rejimleri getirirken “Ali’nin külahı Veli’ye, Veli’nin külahı Mehmet’e, Mehmet’in külahı Ali’ye” stratejileri izlediler. Halen bugün benzer ayak oyunları peşinde değiller mi? Bu yönetme sanatının bir cilvesi midir? Bilmiyorum.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fırat’ın doğusu ve ABD’nin anladığı dil 14 Aralık 2018 | 5.470 Okunma Sağlam sistem, güçlü gelecek 02 Eylül 2018 | 5.891 Okunma Ekonomi-Kriz ve Yerel seçimler 31 Ağustos 2018 | 4.675 Okunma Ankara koridoru 26 Ağustos 2018 | 4.589 Okunma Dinamik toplum güçlü Türkiye ve Bayram 24 Ağustos 2018 | 6.604 Okunma