Olup biteni iyi anlamak, vaktinde iyi okumak, hatta vaktinden önce okumak gerek. Bizim gibi sıradan, taşradan gelen, geçmişinde devlet bürokrasisi geleneği bulunmayanlar hem devlet işleyişi, hem dünya işleyişini ancak tecrübe kazandığımız oranda anlayabiliyoruz.
Onun içindir ki köylü şehirli elitlere, taşralılar devlet büyükleri dediklerimize, devlet bürokrasinde ki diplomatlara, aynı şekilde askeri bürokrasiye hep farklı bakardı. O nedenle oluşturulan bu yönetim oligarşisi, siyasal oligarşi, kültürel ve sosyal oligarşi toplumsal kaleleri karşımıza çıkardı bugüne kadar. Dikkat edilirse daha düne kadar toplum katmanları hep kendilerinden birilerini üstün, birilerini de hep altta görmüştür.
İtiraf etmekte mahsur görmüyorum. Aynı algı yönetiminin etkilerinde biz de kaldık. Ondandır bazı olayları gözümüzün önünde cereyan etmesine rağmen o dönemde doğru yorumlayamayışımız. Geri dönüp baktığımızda bugün ancak okuyabiliyoruz. Fakat tecrübeler ışığında bugün daha farklı ve daha doğru bakma imkânımız var.
Bu kadar girizgâhı neden yapıyorum? Türkiye Afrin’e bir hareket düzenliyor. Haftası bugün. Afrin harekâtı öncesi Türkiye çok ciddi bir siyasal ve toplumsal kargaşaya sürükleniyordu. Milletin geneli bunun farkında değildi. Bu sütunlarda da ve birçok köşe yazarının satırlarında da yeni bir darbe girişimi hazırlıkları gündeme geldi. ABD’nin çok sayıda SKT’ ya, kanaat önderi, dini-milli geçinen yapılara, siyasi kuruluşlara, farklı isimler altında fonlamalar yaptıkları iddiaları da vardı. Tarihlerde veriliyordu. Mart-Nisan ayları gibi.
Şu unutulmasın. Savaş tek taraflı değildir. Savaş denildiğinde bizim aklımıza cephe savaşı gelir. Tıpkı şu an Afrin’de başladığımız mücadele gibi. Ama sadece o değildir. Savaş denildiğinde kimsenin aklına, edebiyat, kültürel, dini, sosyal, ekonomik, bilimsel mücadele gelmez. Oysaki bugün anladığımız manadaki silahlı mücadele saydıklarımız ve saymadığımız diğer alanlardaki mücadelenin çözülememiş halidir.
Onun için yaşadığımız olayları, girdiğimiz mücadeleleri, üzerimizde oynan oyunları iyi okumamız lazımdır.