Değişimin, dönüşümün , yenileşmenin yaşandığı, 2023’e doğru yürüyen Türkiye’nin önemli bir eşiğini 24 Haziran seçimleri ile geçtik. Türkiye’de sistem değişikliği başladı. Sistem değişikliği çerçevesinde Türkiye yeni kurumsal yapılarını oluşturuyor. Cumhurbaşkanlığı Sistemi Türkiye için siyasi istikrar getirdiğini 24 Haziran seçimleri ile birlikte kendini hemen hissettirdi. Hükümet kurma, Meclis aritmetiğindeki zorluğa rağmen milletin verdiği %52.6’lık oy verdiği Cumhurbaşkanlığınca kısa zamanda gerçekleşti. Yani hükümeti direk millet kurdu.
Hızlı bir şekilde yeni sistemin bütün kurum ve kuruluşları ile değişime ayak uydurması, yenileşmeyi gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu siyaset kurumları içinde geçerlidir. Siyasette milletin beklediği değişim ve yenileşme konusunda ciddi beklentiler var. AK Parti’nin 16. Yılını doldurduğu iktidarın metal yorgunluğunun karşısında millet muhalefet partilerinden büyük beklentilere girdi. Fakat bu beklentilere muhalefetin cevap vermek şöyle dursun ciddi hiç bir işaret bile veremedi. O nedenle yeni oluşumlara umut bağladı. Ortaya çıkan oluşumlar umut oluşturacak mesajlar vermekten uzak kaldılar. Erdoğan düşmanlığı üzerine kurulan anlayışların umut oluşturması imkansızdır zaten. Sadece Erdoğan değil kişilerin eksiklikleri veya fazlalıkları üzerine daha doğrusu kişiler üzerine kurulu hiç bir girişimin başarılı olması imkanı yoktur. 24 Haziran seçimleri bunu net olarak gösterdi.
Hem muhalefetin hem yeni oluşumların Türkiye’nin gelecek vizyonundan çok uzak kaldılar. Seçim sonrası muhalefet partileri ve yeni oluşumların geldikleri durum bunu net olarak ortaya koymaktadır. Yakın zamanda muhalefet kanadında Türkiye’ye yeni ufuklar açacak umut vaat etmemektedir. Türkiye 2023’e giderken 16 yıllık iktidar yorgunluğuna rağmen değişimin dönüşümün yenileşmenin yükünün AK Parti’ye kaldığı görülüyor. AK Parti bunun bilinci ile hareket etmek zorundadır. İşte bunu nasıl yapacak, nasıl gerçekleştirecek, bunun için kadrolarının heyecanını, tabanının hazır olup olmadığını yakından görelim diye dün AK Parti 6. Olağan kongresini yerinde izleyeyim dedim. Öyle de yaptım.
Okuduğunuz bu satırları kongre salonunda kaleme alıyoruz. Bir taraftan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını dinlerken bir taraftan satırları karalayarak yeni dönemin ruhunu yakalamaya çalıştık. Erdoğan’ın konuşmasının detaylarına girmeyeceğim. Zaten konuşmasının çerçevesi Türkiye’nin yıllardır içine kapanık yaşayan yapısını aşıp sadece bölgesel değil dünyada oyun kurucu ve oyuncu rolünü üstlendiğini gösteriyor. Bu durumu Kongreye katılan konukların hem çeşitliliğinde hem de her kıtadan temsilcilerin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar düzeyinde katılımı da gösteriyor Bugün yaşadığımız sıkıntıların kaynağının Batı olduğunu ispat edercesine Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerden temsilci gelmemesi dikkatimi de çekmedi değil. Buradan Türkiye’nin Batı dışı dünya ile en yüksek düzeyde ekonomik, sosyal ve stratejik ilişkilerini okumak mümkündür. Bu durumu tesadüfi görmemek lazım.
Türkiye’nin girdiği sistem değişikliğinin siyasi ayağının mimarı AK Parti olmak zorunda. Yapılan Kongre AK Partinin yenileşme ve dönüşümü için büyük fırsattır. 16 Nisan Referandumu sonrası metal yorgunluğundan kurtulmak için başlatılan seferberlik sadece teşkilatların değişimi şeklinin ötesine geçmesi ve değişen toplumsal taleplerinin ruhuna uygun atılımlar kongre sonrası kendini her kademede göstermek zorundadır.
Daha öncede yazdım. AK Parti’deki değişim, dönüşüm ve yenileşmenin gerçekleşmesi çok önemlidir. Özellikle kadrolardaki değişimler ekiplerin tasviyesini andıracak şekilde değil, tam tersi mevcut kadrolarca itilen kakılan toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak şekilde gerçekleşmelidir. Toplumsal değişim taleplerine AK Parti’nin cevap vermekte yetersizliği yeni arayışlara itecektir. Önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimlerde millet bu değişimi her kademede görmek isteyecektir. Dönüşü de yoktur. Telafisi de yoktur. Gerekiyorsa mevcut bütün belediye başkanları ve teşkilatların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yenileşme ve değişim böylece devam edebilir.