Çok karmaşık konu. Gerçekten karmaşık. İçinden çıkılması görünüşte zor. Ama geçmişi iyi irdeler ve eski defterleri karıştırınca ancak biraz şekillenir. Bu nedenle zihinleri yoklamak gerek.
Olaylara, davranışlara ve hareketlere günün koşullarına göre bakarsak 180 derece ters algılarla karşı karşıya kalırız. O zaman yaşananları anlamakta gerçeklerin çok ötesinde bakarız. Bu gerçek bugünlerde yaşadıklarımız için daha fazla geçerlidir. Ne Bahçeli’nin çıkışına aşırı olumlu veya olumsuz tepki vermek, ne de Gül’ün çıkışına. Mutlaka ve mutlaka yanılgı payı bırakmak gerek.
İşte bugünlerde gördüğümüz bu gelişmelerin yanında çok gündeme gelmeyenlerde var. Asıl işte onlar için neler oluyor? Denilmelidir. Herkes Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına odaklanırken, herkes Abdullah Gül’ü konuşurken nasıl oldu da sessiz sedasız darbecilerin sıkıyönetim komutanı olarak atadığı isimlerin 18’i mahkemeler tarafından ‘delil yetersizliği’nden serbest bırakıldılar. Ki bunların içinde İstanbul, Balıkesir gibi illerde var. Gözden bu haberler nasıl kaçırılıyor. Sıkıyönetim komutanı olarak darbeciler tarafından atanan ve şimdi serbest bırakılanların darbeden bir hafta öncesinden başlayarak emrinde yer alan bölgelerde teftiş yapıp ekmek üretim kapasitesinin artırılması talimatlarına kadar vermişken hangi delil yetersizliğinden söz ediliyor.
Evet, sessiz sedasız yargıda da garip işler oluyor. Serbest kalanların ve bunları serbest bırakılmalarını organize edenlerin ‘zafer’ çığlıklarını duyanda mı yok?
Asıl konumuza dönelim. Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını şartsız destekleme kararını açıklaması ve seçim ittifakında var olduklarını söylemesi ne anlama gelir? Önce bu cesaretinden dolayı ve geleceğe reel bakışından dolayı Devlet Bahçeli’yi kutlamak gerek. Özellikle sol çevrelerden yükselen seslere bakılırsa ‘Ülkücüler bu kadar zamandır bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaracak’ adam yetiştirememişler demek kolay. Daha 3,5 yıl öncesini unutunca. 2014’te Ekmelettin İhsanoğlu’na mahkûm olmalarını yani. Şimdilerde Abdullah Gül’den medet ummalarını da bir kenara koyarsak.
Devlet Bahçeli Darbe sonrası Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesinin mimarıdır. Bu sisteme neden destek verip çıkmasını sağladıysa bugün Cumhurbaşkanlığı seçimine Recep Tayyip Erdoğan’a destek olmak istemesini de ona göre değerlendirmek gerekmektedir. Bu nedenle Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı Sistemine desteğinin şifrelerini çözmeden bugün Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararını ve bu desteğin 2019 dan dan sonra 5 yıl daha süreceği sözleri anlaşılmaz.