Sadullah Özcan Milat Gazetesi

Darbe-deniz-yılan ve samimiyet

Tamı tamına 1 yıl geçti. 15 Temmuz'un üzerinden. Balıkesir İmam Hatip Lisesinde 1980'ler de okurken Okul Müdürümüz Mehmet Yumuk rahmetli “Her Cuma korkarak kalkarım. Bugün güneş batıdan...

14 Temmuz 2017 | 131 okunma

Tamı tamına 1 yıl geçti. 15 Temmuz'un üzerinden. Balıkesir İmam Hatip Lisesinde 1980'ler de okurken Okul Müdürümüz Mehmet Yumuk rahmetli “Her Cuma korkarak kalkarım. Bugün güneş batıdan mı doğacak” diye. Çünkü kıyamet kopmadan önce dünya tersine dönmeye başlayacak. Güneş tersinden doğacak. Rahmetli Hocamın kastı bumuydu, yoksa başka bir şeyimiydi o dönemde bilmiyorum. Bu sözü sır olarak kaldı benim için.

Fakat ülkemizde sır olamayan şey darbeler Cuma günü olur. Türkiye'nin güneşi batıdan hep Cuma günü doğar. 1960, 1971, 1980, 1997, 15 Temmuz bunun örnekleridir. Hem de bağıra bağıra gelir. 15 Temmuz öncesi bu sütunlarda adına darbe diyemedik ama 10'larca yazı kaleme aldık. Özellikle Güneydoğu'da hendek olayları, Ankara İstanbul'a yayılan terör olayları, siyasette yeni arayışlar, AK Parti içindeki müthiş savaş. Ben rakamı tutmadım. Ama bir haberde gözüme çarptı darbe girişimi öncesi Türkiye genelinde toplumsal tedirginliği artıran katliama dönüşen 17 terör saldırısı meydana gelmiş. Bugün geri dönüp baktığımızda darbenin ayak sesleri çok bariz bir şekilde ortada olduğu görülüyor.

Artık hiç bir şey 15 Temmuz öncesi gibi değil, olmayacak. Her şey değişiyor. Düşünceler, ideolojiler, dini hassasiyetler, anlayışlar. Toplum yeniden yoğruluyor. İnsanların bakış açıları, tutumları, mücadeleleri. Kısacası toplum yeniden doğuyor, devletin işleyişi yeniden şekilleniyor.

Yeni kurgular, yeni yöntemler, yeni toplum mühendislik denemeleri uygulanıyor.

Toplumsal değer yargılarımız artık 15 Temmuz öncesinin çok uzağında. Allak-bullak oldu. Belirsiz bir dönem yaşıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi ile yaşadığımız travma bütün hızı ile devam ediyor. Acilen kendimize gelip toplumsal güven ve toplumsal huzurun rayına konulmasına ihtiyaç var. 80 öncesi yaşadığımız toplumsal travmalara benzer bir durum yaşıyoruz. Aileler, akrabalar, anne-babalar, eş-dost, konu-komşu arasına öyle bir fitne girdi ki. Devlet işte böyle dönemlerde ‘babalığını' göstermelidir. Aksi taktirde ‘Denize düşen yılana sarılır' vaziyette daha zehirli yapılardan medet umar hale geliriz. Hatta birinin zehrinden kurtulmak için daha netamelinse muhtaç hissederiz. Tıpkı, “Akil adam da biziz. Akıllı adamlar da bizi. Bu inekler böyle olduğu müddetçe biz bunları sağmaya devam ederiz” düşüncesinde olanlara mahkûm kalınır.

15 Temmuz gecesi millet üzerine düşen görevi yapmıştır. Bunda şüphesi olan var mı? Bugün olsa millet yine bu görevini yapar mı? Hiç tereddüt etmeden yine yapar. Milletin samimiyeti ortadadır.  Öyleyse devlet ve iktidar edenler ülkenin yaşadığı bu travmadan kurtulması için taviz vermeyeceği tek şey samimiyettir. Samimiyet ölçüsünde hızla yaşanan travma aşılacak, toplumsal güven ihdas olacak, toplumsal huzur sağlanacaktır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fırat’ın doğusu ve ABD’nin anladığı dil 14 Aralık 2018 | 5.470 Okunma Sağlam sistem, güçlü gelecek 02 Eylül 2018 | 5.891 Okunma Ekonomi-Kriz ve Yerel seçimler 31 Ağustos 2018 | 4.675 Okunma Ankara koridoru 26 Ağustos 2018 | 4.589 Okunma Dinamik toplum güçlü Türkiye ve Bayram 24 Ağustos 2018 | 6.604 Okunma