Gözler ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak kabul etmesinde. Bu kabulün Kudüs’ün düşüşünün 100. Yılına denk gelmesi bir tesadüf müdür bilmiyorum. 9 Aralık 1917’de düşmüştü Kudüs. O zaman İngiliz ordusu girmişti. Şimdi ise ABD kararı. İngilizler bu işgalden 30 yıl sonra bir devlet çıkarmayı başardılar. Ortadoğu’nun çıbanbaşı, dünyanın şımarık ve vahşi bir devleti. İngiliz’in ve ABD’nin Ortadoğu’da ki kırbacı oldu İsrail. Vaat edilmiş topraklar uğruna ABD’nin İngiltere’nin oyuncağı ve ileri karakolu. ABD ve İngiltere’nin Ortadoğu’da bir taraftan ortak çıkarları, bir taraftan çıkar kaçışmalarının yansımalarını görüyoruz.
Türkiye-Rusya-İran’ın Irak-Suriye ittifakı daha sözdedir. Akıbetinin ne olacağı belli değildir. Fakat bu kadarı bile Ortadoğu’da dengeleri alt-üst edebiliyor. ABD’nin Kudüs çıkışının en önemli sebebi. ABD’nin Ortadoğu mevzilerinin zayıfladığı bir gerçek. İngiliz siyaseti ve Türkiye-Rusya-İran ittifakı ABD’yi biraz yalnızlaştırdı. Karar İslam dünyasının kendine gelmesi ve dikkatlerini toplamasına neden oldu. Cuma günkü tepkiler en azından Türkiye açısından böyle okunmalıdır. Meclis’te HDP bile ortak metine imza koydu. Kudüs olayına iyi bakmak gerekir. Yaşanan hamle ile bitecek mi? Yoksa yeni hamleler gelecek mi? Bu hamleler karşısında Türkiye’nin tepkilerini kesmeye yönelik ABD, İsrail ve İngilizlerin içimizde ciddi karışıklıklar çıkarmak isteyecekleri açıktır. Bunun yeni bir darbenin ötesine geçme ihtimali de dâhildir.
Darbenin ötesi kelimesini özellikle kullandım. Türkiye’nin teknik alt yapısı ABD ve Batı’ya bağlıdır. Teknolojik olarak her şey. Bankaların, iletişim ağlarının, sosyal medyanın ana severleri direk ABD ve Batı’daki sistemlere bağlıdır. Aynı şey NATO üyeliğimiz nedeniyle güvenlik ağlarımızda. Brüksel’e bağlıdır.
Şu bilinmelidir. Bir gün ABD ve Batı Türkiye’de ekip oluşturup darbe istediğinde 15 Temmuz’dan aldıkları ders ile öncelikle bankalar, internet bağlantıları, cep telefonu ağlarının devre dışı bırakılması. 15 Temmuz’un ısrarla bir laboratuar vazifesi gördüğü, daha kanlı bir darbe girişimi için eksiklikleri görme ve sosyolojik analizler yapıldığından söz ediliyor.
Bu darbe için yine maşalar bellidir. FETÖ’ nün yurtdışına kaçan ve içeride deşifre olmamış hücreleri. Bunlar ABD ve Batı’nın en önemli kaynaklarıdır. Şu an tutuklu bulunanlara ondandır sürekli ‘Az kaldı. Sabredin. Bu Zulüm bitecek’ telkinleri. Son zamanlarda bu telkinler tutuklu bulunan ailelerde de yaygınlaştı. Hatta yargılanırken salınanların ağızlarında da bu sözler dökülüyor.
Şu sorunun cevabı çok önemlidir; bir gün aniden banka kartlarınız kullanılmaz, cep telefonlarınız çalışmaz, internet bağlantınız kesilirse ne yapılması gerekir. 15 Temmuz’da sosyal medya üzerinden cep telefonları kanalı ile hızlı bir şekilde haberleşildi. Millet sürekli iletişim halindeydi. Bu sefer ki darbe girişimine bu açılardan bakmak gerekmektedir.