Hep diyoruz; bizde olup bitenler dünyada olup bitenlere paralel seyrediyor. Dünyayı okuyacaksan Türkiye’de yaşananların perde arkasına iyi bakacaksın, Türkiye’yi okuyacaksan dünyada yaşananları iyi okuman yeterlidir.
Geçen haftalarda birden İran’da hayat pahalılığı üzerine toplumsal bir kalkışma denemesi yapıldı. Bu kalkışma denemesini nasıl okuyacağız öncelikle ona bakmak lazım. Kuşkusuz bunda İran yönetiminin bölgesel nüfuz elde etmek üzere Suriye, Irak, Yemen ve Arap coğrafyasında üst düzey askeri harcamaların getirdiği ekonomik sıkıntılar vardır. Bu sıkıntıların ortaya koyduğu toplumsal yansımalar var. Ortamın oluşması ile kullanan çok olacaktır. Şu unutulmasın toplumsal hiçbir hareket lidersiz ve kurgusal yapısız gerçekleşmez. Mutlaka bir yerden bir kibrit ateşlenir. Önemli olan bu kibritin yakacağı ortamı oluşturmamaktır.
İran’da bu kibriti yakan kimdir bilmiyorum, kendi iç bünyesi mi yoksa dış güçler mi? Temize çıkarmak amacım değil ama ABD’nin olmadığı aşikâr. Çünkü Trump’ın İran olayları sonrası yaptığı çıkış inisiyatif alma telaşının ötesinde psikolojik algı oluşturmadır. İsrail içinde aynı şey geçerlidir. Tıpkı Suudi Arabistan’da ki olaylar gibi.
Aynı durumu Tunus’ta da bir anda yaşadık. İran ile Tunus’ta ortaya çıkan sıkıntıların gerekçeleri aynı. Ekonomik sıkıntı temel gerekçe. İran’da hayat pahalılığı, Tunus’ta ise zamlar. Yazıyı yazdığım sırada benzeri bir durum Yunanistan’da bir kanun nedeniyle vardı.
Türkiye’nin Kuzey Irak Barzani referandumuna karşı aldığı tavır ile elde ettiği dış politikadaki avantajlar ortada. ABD’nin Kudüs hamlesine karşı koyduğu strateji sonrası dünyanın egemen güçleri bir süredir inisiyatif konusunda sendelemeye başladı. Fakat bu durumdan çabuk kurtularak karşı hamleler geliştiriyorlar. Türkiye’nin bölgede elde ettiği stratejik güç olduğu sürece egemen güçlerin bölgede rahat at koşturması imkansız hale geliyor. Hele bölge ülkeleri ile kuracağı ittifaklar ise çanlarına ot tıkayacak önemde. Bu nedenle ne yapıp edip Türkiye’nin bölgesel gücünü kıracak, bölge ülkeleri ile ortak çıkarlarını dağıtacak oyunlar oynanacaktır. Türkiye’yi bölgede pasifsize etmenin en kestirme yolu kendi iç gelişmeleri ile oyalama, siyasi istikrarı bozma, ekonomik panik oluşturma yoğun psikolojik algı operasyonları ile toplumsal huzursuzluk oluşturmadır. Aslında bu güçler için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmasa her şey istedikleri gibi olacak. Bir siyasi iktidarı bitirmenin en kestirme yolu ekonomik sıkıntı çıkarmaktır. Milletin cebine dokunulduğu anda toplumsal karşıtlığı hareketlendirirsiniz.
Şimdilerde Nisan ayı senaryoları çiziliyor. Hem ABD’de Zarrab davası hem de Avrupa’da beklenilmeyen davalar Türkiye’nin tekrar sıkıştırılmak ve paniklemesi için hazırlık yapıldığını gösteriyor. Bir ülkeyi ne kadar dışarıdan karıştırırsanız karıştırın içeride zemin oluşturmazsanız başarılı olamazsınız. Son günlerde gelen haberlere göre uluslararası fonlar Türkiye’de toplumsal kaos çıkarmak için STK’lar ve toplum önderleri üzerinden ciddi derece kesinin ağzını açmış durumda. Özellikle ABD kökenli fonların aktarımı söz konusu. Akla hayale gelmeyecek STK görünümlü kimisi İslami, kimisi milli, kimisi dini yapılarla temaslar. Son zamanlarda sudan bahanelerle gündeme gelen dini tartışmaları hafife anlayın. Adnan Hoca’ya rahmet okutacak ne oyunlar dönüyor. Toplumsal algıyı yönetme amacıyla.