Türkiye Suriye’de ikinci Kuzey Irak oyununa gelmemelidir
Baş döndüren diplomasi yaşanıyor. Bir haftadır öyle hızlı gelişmeler ve görüşmelere şahit oluyoruz ki takip etmek çok zor. Afrin’de yaşanan ve birinci ayını dolduran harekat bile görüşme trafiklerinin yoğunluğu ile gölgede kaldı.
Türkiye için yaşam-ölüm arasındaki mücadele olan Afrin harekatı ABD ve Batı için ise emperyalist emellerin devamı niteliğini taşıyor. Duruma bakın ki her seferinde ifade ettiğimiz 100 yıl öncesinin oyununun içinde yine kurtlar sofrasında paylaşımımızı önlemeye çalışıyoruz.
Karşımızda yerli unsurlar değil 11 bin km, 5 bin km, 4 bin km ötedeki ülkeler ve milletler var. Biz yaşam ve var olma mücadelesi vermek zorunda kalıyoruz. Onlar ise bizleri bitirme ve parçalama mücadelesi. Acı olanda 100 yıl önce Ermeni-Rum, Yahudi gibi gayri müslim unsurlar ile İngilizlerin 2-3 yüz yılda geliştirdikleri Vahabi Arapları karşımıza dikmişlerdi. Başarılı oldular. Bir İmparatorluğu parçaladılar. Haçlı seferleri ile gerçekleştiremediklerini kaşıdıkları yerli unsurlar eliyle hayata geçirdiler. Dini hassasiyetleri dejenere ederek adeta İslam’ın kalbine yerleştiler.
Bugün kabul etseniz de etmeseniz de Arap yarım adası Batılı emperyalistlerin asker olarak olmasa bile etki işgali altındadır. Bölgede yaşanan sıkıntı ise Batı’nın kendi içindeki güç mücadelesinden başkası değildir. Suudi Arabistan-BAE-Bahreyn-Yemen-Mısır-Katar olayları.
Şimdi de 100 yıldır uğraşları sonucu her şeyimizle ortak olduğumuz ve nüfusumuzun en az yüzde 30 ile akrabalık yüzde 70 ile de hısımlık bağları bulunan Sünni Kürtleri kaynak olarak kullandıkları unsurları karşımıza diktiler.