Evet, çok büyük bir badireden geçiyoruz. Varlık yokluk savaşı yaşıyoruz. 3. Dünya savaşının tam ortasındayız. Hatta düşmanların bütün namluları bize çevrilmiş. Bu savaş sadece silahlı değil, hayatın bütün alanlarını kapsamaktadır. Sosyal, kültürel, dini, insani, sosyolojik, psikolojik, her türlü algı silahları ile devam ediyor. İç politika, dış politika alanları da dâhil.
Yazdıklarımıza bakıp karamsarlığa sürüklemek değil amacım. Tam tersi topyekûn savaşa rağmen ayakta kalan, varlık savaşını zafere doğru götüren bir Türkiye var karşımızda. Türkiye’nin kazanacağı savaş sonrası, kuşkusuz bu sefer bizi kuşatanlar ‘varlık-yokluk’ tehlikesine girecek. Biraz da bize saldırıların perde arkasında bu gerçek var. Bizim varlığımızı bir başkaları varlıklarına tehlike görüyor. Bizim açımızdan değil bu. Çünkü emperyalist güç odaklarının beslenme kaynağı vampirler gibi kandır. Kaynaklar kesildiğinde ayakta duracak halleri kalmayacaktır. Onun içindir son 20 yıldır dünyayı ateşe vermelerinin nedeni. Gelecek kaygısıdır. Ayakta kalma kaygısıdır. Fakat korkunun ecele faydası olmayacaktır. Mukadder son mutlaka gelecektir. Bugün yaptıkları pervasızca davranışlar onu göstermektedir.
Hatırlayacaklarınız olacaktır. 20 Yıl önce bu sıralarda ABD’de bir kitap yayınlandı. ‘Büyük Satranç Tahtası’ ismi ile. ABD’nin önemli stratejistlerinden ve geçtiğimiz aylarda ölen Brezenski’nin kaleme aldığı kitap. Okuduğum o kitapta unutmadığım bir kanaat vardır Brezenski’nin. Derki;”ABD’nin dünya lideri olması bu dünyanın tabiatına aykırıdır. Eninde sonunda ABD dünya liderliğini kaybedecektir. İşte o zaman ABD nasıl ayakta kalacağını şimdiden belirlemelidir” der. Bugün ABD’nin telaşı işte Brezenski’nin tespit ettiği bu gerçektir. Ayakta kalabilmenin ayak oyunlarıdır. Dünyanın önemli yerlerinde gücünü elde tutmak istemesinin telaşıdır. Fütursuzca davranışı ondandır. Aslında ABD’nin telaşla yaptığı her fütursuzluk ömrünü kısaltmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Yazının başlığında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu izah ederken çokta iç açıcı tablo koymadık. Fakat Türkiye’nin en büyük avantajı artık içinde bulunduğu durumdan haberdar. Başını deve kuşu gibi kuma gömmüyor. İçinde olup bitenlerden, çevresinde olup bitenlerden hatta dünya da olup bitenlerden hem haberdar, hem de ciddi derecede müdahil.
Son 15-20 gündür Türkiye’nin başına örülmeye çalışılan çorapları yazmaya çalışıyoruz. Eskiden Türkiye’nin başına örülecek çorapları pek kimse bilmezdi. Bilenlerde korkudan seslerini çıkaramazlardı. Şimdi öyle mi? Artık bu millete, bu devlete, bu ülkeye örülmek istenen çorapların daha ipleri hazırlanırken haberdar olunuyor. Devlet içinde halen aşırı derecede piyonlar cirit atıyor. Devletin hücrelerine kadar yerleşen parazitler var. Genlerine sadece menfaat ve çıkar işleyen geleneksel yapılar var. Örülen çorapları görmezden gelen kritik noktada kadrolar var. Ama buna karşı duyarlı yapılar, duyarlı toplum katmanları var.
Geçenlerde bir dostumla konuşurken enteresan bir bilgi verdi. Facebook’un merkezi ABD. Biliyorsunuz. ABD bu sosyal medya sayesinde bütün ülkeleri eş zamanlı analiz etme imkânına sahip. İşte o dostumun verdiği bilgiye göre Facebook verilerine göre Türkiye’de halk dünyanın en aktif ve en hareketli ülkesi durumunda. Yani millet her şeyi görüyor, her şeyi değerlendiriyor. Ve gelişen olaylar karşısında tavır koyabiliyor. Bu nedenle son 15-20 gündür kulislere yansıyan yeni darbe ve kaos planlarının hayata geçme imkânı sıfırdır.