Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de saldırı niteliğindedir.
Bir halkın geleceğini kendinin saptaması hakkı self determinasyon hakkıdır.
Kuzey Irak bölgesinde, Arap’ı, Türkmen’i, Kürt’ü bir arada yaşamaktadır. Hatırlanacağı üzere, Kürtler bölgeye silah zoruyla egemen olduklarında bölgenin demokrafig yapısını değiştirebilmek için Türkmenleri ve Arapları bölgeden sürerken nüfus ve tapu idarelerini de yakmışlardı. Bunu bölgenin demografik yapısını lehlerine çevirmek için yaptılar.
SEVR'E ATIF
Uluslararası hukuka göre bağımsız bir devlet kurulabilmesinin ana koşulu sömürge altında bir halkın var olmasıdır. Bölgede sadece bir Kürt halkı olmadığı gibi, bölge bir sömürge de değildir.
Kuzey Irak Kürt yönetimi anayasasında, yırtıp tarihin çöplüğüne attığımız Sevr Antlaşması'na atıf vardır. Bu, anayasa taslağını yazıp ellerine veren emperyalistlerin arzusudur.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin kurulmasını isteyenler, emperyalistlerdir. Daha 1920'de Londra Konferansı sırasında, İngiltere’nin bölgede bir Kürdistan devleti kurdurma isteği vardı. Bugün de bu istek aynen devam etmektedir.
Kukla Kürt devletinin kurulması, Türkiye, İngiltere ve Irak arasında akt edilen 1926 Ankara Antlaşması'yla belirlenen Türkiye-Irak sınırının değişmesi anlamına gelecektir. Türkiye-Irak sınırında şimdi Ankara antlaşmasına taraf olmayan bir de Kürdistan olacaktır.
BALKANLARDAKİ TECRUBE
Aslında bu Kuzey Irak Kürt yönetiminin kurulması, üçüncü Balkanizasyon hareketidir.