Bayramlar hem heyecanlı ve hareketli günlerimizdir hem de maalesef acılı, trafik kazaları belası yüzünden. Artık rutinimiz oldu her bayram trafik kazaları haberleri almak. Kültürümüzde alın yazısı, mukadderat nevinden inançlarımız vardır. Acaba trafik kazaları sonucu meydana gelen ölümler ve yaralanmalar da bunlardan mıdır?
Bence trafik kazaları meselesi de tıpkı deprem meselesi gibi ele alınmalıdır. Nasıl ki 7 şiddetindeki depremler Japonyada can kaybına yol açmazken bizim ülkemizde binlerce ocak söndürüyor, aynen bunun gibi benzer araçları, yolları kullandığımız halde gelişmiş ülkelerde trafik kazaları neredeyse can almazken bizde depremin yaptığı gibi binlerce ocak söndürüyor.
Yüksek gelir gurubuna mensup ülkelerde yüzbin kişiden trafik kazalarında ölen kişi 8 iken bizim gibi orta gelir gurubundaki ülkelerde bu sayı 201. Dikkat edelim aradaki fark üç beş değil. O ülkelerde trafik kazalarında ölen bir kişiye karşı bizim ülkemizde yirmi beş kişi ölüyor.
Bir başka açıdan şöyle bakalım soruna, Türkiyede kanserden ölenlerin sayısı 2012 yılı itibariyle 69.269. Oysa 2016 yılında meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının sayısı 185.128. Yani neredeyse kanser hastalığı sebebiyle meydana gelen ölümlerin ikibuçuk katı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geliyor. Bu demektir ki trafik kazaları sonucu oluşan sorunlar bir çok hastalıktan daha yaygındır.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki trafik kazalarının büyük bir kısmı sürücü hatalarından kaynaklanıyor. En önemli hatalar şöyle sıralanıyor, alkol, yorgunluk, aşırı hız, kural ihlali, araç kullanmaya engel hastalıklar ve sürücünün psikososyal durumu. Tüm sürücülerin araç kullanırken bu durum ve davranışlardan uzak olması birinci kuraldır. İkinci olarak yine istatistikler ayan beyan gösteriyor iki temel sürüş hatası ya da yanlışımız var ki bunların birincisi kavşaklarda geçiş üstünlüğüne riayet etmemek, ikincisi hatalı yön değiştirme(hatalı sollama da dahil). Birinci hata kazaların yaklaşık %15'ini oluştururken ikinci hata %13'ünü oluşturuyor.
Şehirlerarası yolculuklarda mutlaka uygun aralıklarla mola verilmelidir. Nedir bu uygun aralık? Bilimsel olarak aralıksız kullanılabilecek araç süresi 4,5 saattir, 4.5 saat araç kullandıktan sonra mutlaka 45dk civarında mola verilmelidir. Üstelik verilen mola araç dışında geçirilmelidir. Zaten Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre ticari amaçla yolcu ve yük taşıyan sürücülerin 24 saatlik süre içinde toplam 9 saat ve devamlı olarak 4,5 saatten daha uzun süre araç kullanmaları yasaktır.