Art arda gelen, askeri birliklerde yaşanan zehirlenme haberleri tüm toplumu derinden yaralıyor. Bizim ülkemizde profesyonel askerlik yok. Bizim ordumuz, kendi öz evlatlarımızın hayatlarının en güzel en dinamik, verimli yıllarını vatana hediye ederek can verdiği bir ordudur. Bizim ülkemizde askerlik yalnızca askerlik değildir. Her delikanlının erkeklik sınavı, kuzusunu bekleyen her ananın hasreti, türkülerimizin yanık mektubu, evlenme vaktinin, kız vermenin kriteri, dost meclislerinin asker hatıraları, hasılı bizim hamurumuzun mayalarından biridir.
Gözümüz gibi koruyup bakmak zorunda olduğumuz askerimizin yediği yemek yüzünden zehirlendiği haberi asla kabul edilemez. Evet, askerlik zordur, asker zor şartların insanıdır. Gerektiğinde aç kalacak bulduğunu yiyecek. Büyüklerimiz kıtlık ve seferberlik zamanlarında yaşadıkları zorlukları anlatırlarken neleri yemek zorunda kaldıklarını hemen herkes dinlemiştir. Ancak bugün 21. yüzyılın insanı olarak, dünyanın en büyük 16. ekonomisi, ortadoğunun ve dünyanın en güçlü ordularından birinin sahibi olarak gıda zehirlenmesi olayı kabul edilemez.
Uzmanlaşmaya gidildikçe her hizmetin uzmanından tedarik edilmesi gereği askeri birliklerin yemek ihtiyacı da piyasada bu konuda faaliyet gösteren yemek firmalarından karşılanıyor. Bunda hiç bir sıkıntı yok, hatta verimliliği artıran bir uygulama. Yemek yapmaya ayıracağı zamanı eğitime vererek askerimizin daha donanımlı bir hale geleceği açıktır. Fakat burada gıda mühendislerinin, diyetisyenlerin kılı kırk yararak gelen yemeklerin uygunluklarını muayene etmiş olmaları gerekir. Ama anlaşılan o ki bu muayene ve denetlemeler yeterli hassasiyetle yapılamıyor.
Sağlık Bakanlığının yaptığı analizlerde salmonella bakterisi çıktığı, suda ise herhangi bir problem olmadığı belirtildi. Ayrıca yine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığınca 12 kişilik uzman bir ekim araştırmalarda bulunmak üzere görevlendirildi. Bu arada Fetö terör örgütünün olayla ilgisi olabileceği de konuşuluyor. Tüm bu ihtimallerin inceden inceye araştırılıp soruşturularak meydana gelen olayın bir ihmal mi yoksa bir suikast mı olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. Üstelik kamuoyunun bu cevabı medyadan ya da farklı mecralardan değil tek ve en yetkili ağızdan duyması gereklidir. En kısa zamanda soruşturmalar tamamlanarak sorumluların cezalandırılması bizim için can veren her mehmetçiğe olan borcumuzdur.