Şakir Kurter Milat Gazetesi

Müftülere nikah yetkisi ve asıl mesele

Müftülere nikah kıyma yetkisi veren düzenlemenin de içinde bulunduğu yasa tasarısı kamu oyuna bomba gibi düştü. Medeni hukukun konusu olan bir durum siyasetin en ateşli alanlarından olan laiklik tartışmalarına...

04 Ağustos 2017 | 129 okunma

Müftülere nikah kıyma yetkisi veren düzenlemenin de içinde bulunduğu yasa tasarısı kamu oyuna bomba gibi düştü. Medeni hukukun konusu olan bir durum siyasetin en ateşli alanlarından olan laiklik tartışmalarına dönüştü. Tabii konu siyaset hele hele de laiklik meselesi olunca memleketimizde hazır kıta bekleyen oldukça fazla bir yekun var.

İşin laiklik boyutu, lokal bir düzenlemeyi sınırları belirsiz asla da sonuçlanamayacak spekülasyon alanlarına çekeceğinden tartışması dahi fayda getirmeyecek bir boyut. Konuya toplumda sebep olacağı pratik faydalarnoktasından bakacak olursak çok daha ayakları yere basan mülahazalar ortaya çıkacaktır.

Bir defa memleketimizde bir çift başlılığın, bir çifte standardın dolayısıyla bir iki yüzlülüğün hüküm sürdüğü kimsenin inkar edemeyeceği bir realite. Evli bir adamın imama kıydırdığı nikah ile medeni hukukta metres sayılacak bir ilişkiyi dini bir elbise giydirerek helal eş statüsüne taşıdığı fiili bir durumu yaşıyoruz ülkemizde. Alın size çifte standart, bir yanda meri hukuka göre evlilik dışı gayrı meşru bir ilişki diğer tarafta İslam hukukuna göre meşru(ya da meşrulaştırılmaya çalışılan hile-i şeriye kabilinden) bir uygulama. Bu ilişki durumu sadece kişileri bağlayacak olsa belki çok problem teşkil etmeyecek. Ama sonuçları itibariyle çocuk, boşanma, nafaka hakkı vs. tam anlamıyla toplumsal bir yara. Bu yaraya yapılacak tedavilerin ilk adımı fiili durumu ayakta tutan zemini yani gerek medeni gerek dini yasayı tekleştirmek.

Zaten müftülere verilen yetki medeni kanunun talep ettiği ehliyet şartları sağlandığında kullanılabilecek yetkilerdir, yoksa dini şartlar değil. Yani müftüler medeni kanunda ön görülen usul esas ve şartlara istinat ederek ancak nikah kıyabilecekler. Bu konuda yapılan “toplumu ikiye bölme” gibi eleştirilerin bir kıymeti harbiyesi yoktur. Nasıl yani, toplum nikahını “belediyede kıydıranlar” ile “müftüde kıydıranlar” olarak ikiye mi bölünecek? Birlik ve beraberlik tek tiplilik, robotluk değildir. Bu kadarlık basit bir farklılığı dahi tolere edemeyen bir toplum zaten toplum değildir.

İnanamadığım bir diğer eleştiri de “çocuk gelin” vaveylası. Yahu bu düzenlemenin neresi çocuk gelin sayısını artıracak? Tam tersi nikah işlemlerinin tamamını resmi ve kanuni çerçeveye sokacağı için çocuk gelin faciasının önlenmesinde çok önemli bir adım olacaktır. Çocuk gelin faciasının başlangıç noktası ailelerin özellikle kırsal kesimlerde çocuklarının evliliğini onaylayıp meşrulaştırmak için köyün ya da mahallenin imamına gelip talep etmeleridir. Şehirlerde bulunan imamlar nispeten sıkı denetlendiğinden daha ziyade köylerde vuku buluyor bu olaylar. Eğer bu tasarı yasalaşırsa “müftülere yetki tanıyan” bu kanun maddesi aynı zamanda şu anlama da geliyor “imamların nikah kıyma yetkisi yoktur”. Bu maddeye dayanarak, nikah kıyan imamlar hakkında yasal işlemler yapılabilecek, bu yasa caydırıcı olacaktır.

Konuyla ilgili fırtına koparanların ideolojik ve politik söylemlerinin kifayetsizliği mademki meseledeki esaslı nirengi noktalarını tespit ve tenkitten mahrum o halde bari biz imdada yetişelim. Bu meselede tartışılması ve halledilmesi gereken nokta “dini, fıkhi nikah ile medeni kanunda tanımlanan nikah arasındaki farkları tartışarak bir uzlaşma zemini bulmak” olmalı. Tabii ki konunun tarafları öncelikle İslam hukuku uzmanları ile hukukçular olmalıdır

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye ve AB ilişkilerini yeniden düşünmek 31 Ağustos 2018 | 4.337 Okunma ABD'nin kanlı eli 17 Ağustos 2018 | 4.163 Okunma Bedelli askerliğin düşündürdükleri 10 Ağustos 2018 | 6.222 Okunma YKS sonuçlarının düşündürdükleri 03 Ağustos 2018 | 4.255 Okunma Doğal afetler ve iklim değişikliği 27 Temmuz 2018 | 208 Okunma