Bismillahirrahmanirrahim;
Tarih boyunca, Akdeniz’in tabii üs özelliğindeki en stratejik adası
Kıbrıs uğruna nice kavgalar yaşandı. Zürih ve Londra
Antlaşmaları’ndan sonra Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın
garantörlüğünde, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Kıbrıs
Anayasası’na göre Türkler ve Rumlar iki eşit toplumu birlikte
yöneteceklerdi.
Rumların “Enosis - Büyük Yunanistan’ı kurma” hayalleri bitmek
bilmedi. Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmeyi amaçlıyorlardı. Bu
yüzden, Türkleri hiçbir zaman ortak olarak görmediler. Sık sık
çatışmalarla yıldırmaya çalıştılar.
1963 ve 1967’deki çatışmalar katliam boyutuna ulaştı. Garantörlük
hakkımızdan dolayı katliamı durdurmak için ordumuz teyakkuz
halindeydi. İskenderun Limanı’na kadar geldi. Emir bekliyordu.
ABD’nin mıknatıs alanındaki yöneticilerimiz Kıbrıs’a müdahale
kararı veremediler. 1963’te İnönü Kıbrıs semalarında uçak
dolaştırmakla yetinirken; 1967’de Demirel Amerika etkisiyle
müdahaleyi göze alamadı. Asker İskenderun’dan geri dönmek zorunda
kaldı.
15 Temmuz 1974’te Makarios’un Kıbrıs’ta darbe yapması üzerine
çatışmalar yeniden alevlendi. Katliama dönüştü. Makarios Kıbrıs’ta
tek Türk bırakmamak kararındaydı. Türkiye’de CHP - MSP Hükümeti
vardı. Başbakan Ecevit sorunu diplomatik yönden çözme yanlısıydı.
Başbakan Yardımcısı Erbakan Kıbrıs’ı hep bir dava olarak gördü.
Diplomatik yönden sonuç alınamayacağını biliyordu.