Bismillahirrahmanirrahim;
Elhamdülillah, ne kadar da güzel dinimiz var, değil mi? Mensuplarını birbirine “kardeş” yapmış. Devamlı yardımlaşma ve kaynaşma içinde olmalarını emretmiş. İlerleme ve olgunlaşmayı sürdürmenin yollarını göstermiş. İnsan ilişkilerini canlı tutmuş. Bu amaçla üzerimize cuma, ramazan, bayramlar, sılayı rahim gibi görevler yüklemiş. Kurban ibadeti bunlar arasında.
Kurban, “kurbiyyet, yakınlaşma” anlamında. Akraba ile aynı kökten. Kul, kurban ibadeti vesilesiyle Allah’a yaklaşıyor. Çünkü pek çok hikmetleri barındıran kurbanı emreden Rabbimiz (cc). Kul için, Allah’ın emrine uymak ne büyük şeref! Kulluk en büyük rütbe!
Kurban kesmek Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükürdür. Büyük sevaplara, belalardan kurtulmaya vesiledir. Sosyal ve ekonomik pek çok faydası vardır. Rabbimiz buyurur: “Onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz; Allah’a ulaşan yalnız sizin takvanızdır.” (Hac, 37)
Allah’ın üzerimizdeki nimeti gözler önünde. Saymakla bitiremeyiz. Yalanlayabilmemiz mümkün değil. (Rahman Suresi) O yüzden kurban bayramı günlerinde, kurban kesmekten daha makbul bir ibadet yoktur. (Hadis)
Kurban, Allah’a bağlılığa “adanmışlık” boyutu kazandırır. Onda İbrahim’in (as) sadakat ve itaatini; İsmail’in (as) teslimiyetini görürüz. Kurban olmak pahasına, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap; beni sabredenlerden bulacaksın” (Saffat, 102) teslimiyetini.
Allah bu olayla İbrahim ve İsmail’in samimiyetini yokladı. Onlar teslimiyetle imtihanı kazandılar. Allah, insandan kurban olmayacağını göstermek için İsmail yerine “büyük bir kurban” gönderdi. (Saffat, 107)