Çağımızın en etkili İngiliz muhafazakârlarından biri olan Roger Scruton, Batı medeniyetiyle İslam'ın uyumsuzluğunu, İslami görüşün "ulus devlet" kavramına yer tanımamasıyla açıklamıştı.
Hazrete göre söz konusu "ulus devlet" anlayışı, modern Batı medeniyetinin olmazsa olmazıydı. Kişiler devlete "dindaşlık" üzerinden değil, "vatandaşlık" bağıyla bağlanırdı.
Anglosakson muhafazakârlık "vatandaşlık" söylemini etnisite merkezinde şekillendirmemişti.
Haliyle, Rousseau'nun "toplum sözleşmesi" misali bir yaklaşımı da reddediyordu.
Mahut muhafazakâr çizgiye göre "vatandaşlık" bağı, "ortak değer ve gelenekler" üzerinden kurulurdu.
Peki bu "ortak değer ve gelenekler" neyin nesiydi?
Bush'un ABD Kongresi'nde El-Kaide'den...